Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
HAZRET-İ MUHAMMED  Aleyhisselâm - Uhud Savaşı (1) - Ömer Öngüt
Uhud Savaşı (1)
HAZRET-İ MUHAMMED  Aleyhisselâm
Dizi Yazı - Resulullah Aleyhisselâm'ın Hayat-ı Saâdetleri
1 Haziran 2012

 

HAZRET-İ MUHAMMED
Aleyhisselâm

-Hicretin Üçüncü Yılı-

UHUD SAVAŞI (1)

 

Peygamber Torunu Hazret-i Hasan -Radiyallahu Anh-ın Doğumu

Bu üçüncü hicrî yılda Ramazan-ı şerif ayında Hazret-i Fâtıma -radiyallahu anhâ-nın bir oğlu dünyaya geldi. Doğumunda Esmâ bint-i Ümeys -radiyallahu anhâ- ile Ümmü Eymen -radiyallahu anhâ- hazır bulundular.

Esmâ -radiyallahu anhâ- der ki:

"Hasan dünyaya gelince Resulullah Aleyhisselâm Fâtıma'nın evine geldi: 'Ey Esmâ! Gösteriniz bana oğlumu!' dedi. Hasan sarı bir hırkaya sarılı idi. 'Çocuğu sarı hırkaya sarmayınız!' buyurdu. Ben de beyaz bir hırkaya sarıp verdim. Kucağına aldı. Sağ kulağına Ezan, sol kulağına Kamet okudu. Damağına da yumuşak hurma sürdü."

Hazret-i Ali -radiyallahu anh- der ki:

"Ben harbi darbı seven bir adam olduğum için çocuğa Harb ismini koymuştum. Resulullah Aleyhisselâm geldi. 'Ne isim koydunuz ona?' buyurdu. 'Harb ismini koydum.' dedim. 'Hayır, o Hasan'dır.' buyurdu." (Hâkim)

Hasan ismi, câhiliye devrinde Araplar tarafından bilinen bir isim değildi.

Hazret-i Fâtıma -radiyallahu anhâ-: "Yâ Resulellah! Oğlum için Akika kurbanı olarak bir deve veya iki koç keseyim mi?" dedi.

Resulullah Aleyhisselâm:

"Hayır! Sen onun saçını kes, saçının ağırlığınca gümüşü yoksullara sadaka olarak dağıt!" buyurdu.

Doğumunun yedinci günü iki koç kesildi. Kesilen saçının ağırlığınca da gümüş, sadaka olarak dağıtıldı. Çocuk aynı zamanda sünnet de ettirildi.

Resulullah Aleyhisselâm Hazret-i Hasan -radiyallahu anh- ile Hazret-i Hüseyin -radiyallahu anh-in Akika kurbanlarından ebeye bir but gönderilmesini, kalanın da kemikleri kırılmaksızın yenmesini ve başkalarına da yedirilmesini tavsiye etmiştir. (Beyhakî)

Hazret-i Hasan -radiyallahu anh-in doğumundan elli gün sonra Hazret-i Fâtıma -radiyallahu anhâ- validemiz Hazret-i Hüseyin -radiyallahu anh-e hamile kaldı.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz her iki torununu da çok severdi.

Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Hazret-i Hasan -radiyallahu anh- için:

"Allah'ım! Ben bunu seviyorum, onu sen de sev! Onu seveni de sev!" diye duâ buyurmuştur. (Müslim: 2421)

Diğer bir Hadis-i şerif'te beyan buyurulduğuna göre Hasan ve Hüseyin'e bakarak:

"Allah'ım! Ben bunları seviyorum, sen de sev!" diye duâ etmiştir.

Bir Hadis-i şerif'lerinde ise şöyle buyuruyorlar:

"Hasan ve Hüseyin cennet ehlinin iki gencidir." (Tirmizî: 3778)

Hazret-i Hasan -radiyallahu anh- hicretin ellinci yılında zehirlenerek, Hazret-i Hüseyin -radiyallahu anh- ise hicrî altmış bir yılında Kerbelâ'da Aşure gününde şehit edildi.

Resulullah Aleyhisselâm'ın nesli, bu iki torunu ile devam etmiştir.

 

UHUD SAVAŞI (1)

Savaşın Sebebi:

Bedir bozgunu Kureyşliler'e büyük bir darbe vurmuştu. Elebaşlarını yitirmişler, şereflerini yitirmişler, akıllarına gelmeyen felâket başlarına gelmiş, itibarları iyiden iyiye sarsılmıştı.

Şam ticaret yolunun müslümanlar tarafından tutulması üzerine, Safvan bin Ümeyye Irak istikametinde Necid yolunu seçmiş, fakat Zeyd bin Hârise -radiyallahu anh- başkanlığındaki seriyye tarafından Kureyş ticaret kervanının önü kesilmiş, kafiledeki ticaret eşyası ganimet olarak ele geçirilmişti.

Kureyşliler paniğe kapılmıştı. Müslümanlar gittikçe güçleniyor, buna karşılık kendilerinin iktisadi güçleri azalıyordu. Ötedenberi İslâm'a ve müslümanlara olan kin ve düşmanlıkları bir ise şimdi iki olmuştu. Savaşta ölenlere matem tutmaya bile müsaade edilmedi. Yenilgi haberi geldikten hemen sonra, derhal intikam harbi için hazırlıklar başladı.

 

Sefer Hazırlıkları:

Ebu Süfyan Suriye'den yüzdeyüz bir kârla dönmüştü. Fakat kervanın sermayesine katılmış olanların çoğu Bedir'de katledildiği için elde edilen kâr "Dârün-nedve" de saklanıyordu. Aslında bu ticaret kervanı, kârı ile Medine üzerine baskın yapmak için ordu hazırlamak gayesiyle Suriye'ye gönderilmişti. Babaları, kocaları, kardeş ve oğulları Bedir'de telef olanlar toplanarak; Ebu Cehil'den sonra Mekke reisi olan Ebu Süfyan'a başvurdular. "Muhammed bizim büyüklerimizi öldürdü, artık intikam alma zamanı gelmiştir. Kervanın sermayesini sahiplerine verelim, kârı ile bir ordu hazırlayalım, Medine'yi basalım." dediler. Ebu Süfyan bu teklifi hemen kabul etti. Elli bin altın olan kervan kazancının yarısını Mekke dışında yaşayan kabilelerden asker toplamak için ayırdılar.

Bedir'de yakınlarını kaybeden müşrikler karalar giyinmişler, kabileler arasında dolaşıp, halkı heyecana getirmeye çalışıyorlardı. Şâirler, hatipler, kiralanan propagandacılar Arap kabileleri arasında dolaşıyorlar; şiirler söyleyerek, nutuklar atarak onları Kureyş'e yardıma, müslümanlarla savaşmaya teşvik ediyorlardı.

Arap kabilelerini müslümanlara karşı tahrik etmek pek zor olmuyordu. Çünkü müslümanlar Medine'de kuvvet bulduktan sonra, ticaret kervanlarının emniyeti ortadan kalkmıştı. Kabilelerin çoğunun ise Kureyş'in ticaret kervanı ile ilgisi vardı, kervan Suriye'ye gidip gelirken onlar da istifade ediyorlardı. Bu sebeple onlar da Kureyş'e katıldılar.

Ehâbiş denilen Mustalık oğulları, Hevn oğulları, Hâris oğulları, Kinâne oğulları kabilelerinden iki bin asker toplandı. Mekkeliler de katılınca bu sayı üç bine çıktı. Ordunun yedi yüzü zırhlı, iki yüzü atlı idi. Üç bin de develeri vardı.

Askere moral vermek, onları savaşa teşvik etmek için orduya kadınlar da katılmıştı. Başlarında Ebu Süfyan'ın karısı Hind bulunuyordu. Babası Utbe, amcası Şeybe ve kardeşi Velid Bedir'de katledilmişlerdi. Kadınlar yanlarına defler almışlar, Bedir'de öldürülenlere ağlayacaklar, erkekleri kışkırtacaklardı. Akıllarınca savaş sırasında müslümanlar onları kuşattığında, erkeklerin bırakıp kaçmasını önlemeye çalışacaklardı. Sayıları on beş kadardı.

Utbe'yi Bedir'de Hazret-i Hamza -radiyallahu anh- öldürmüştü. Hind Habeşli Vahşi ile anlaştı, kendisine bol mükâfatlar verecekti. Vahşi, Cübeyr'in kölesi idi. Cübeyr de Vahşi'yi azad etmeye söz verdi. Çünkü onun da amcası Bedir'de öldürülenler arasında idi.

Kureyş bütün hazırlıklarını tamamlamıştı. Yirmi gün sürecek bir sefere, Mekke'den mahşerî bir kalabalık halinde hareket edildi. Medine'ye adım adım ilerliyorlardı.

Orduda Esved bin Muttalib, Cübeyr bin Mut'im, Safvan bin Ümeyye, İkrime bin Ebu Cehil, Hâris bin Hişam, Abdullah bin Ebî Rebia, Halid bin Velid, Amr bin Âs... gibi ileri gelen kişiler de yer alıyordu.

 

Gizli Ajan:

Resulullah Aleyhisselâm'ın amcası Abbas -radiyallahu anh- Mekke'de kalıyor, müslümanlığını gizliyordu. Bedir'de çok zarar gördüğünü bahane ederek bu orduya katılmamıştı. Fakat Kureyş'in bütün hazırlıklarını bir mektupla Resulullah Aleyhisselâm'a haber verdi. Gönderilen keşif kolları da Kureyş'in Medine'ye doğru yürüdüğünü bildirdiler.


  Önceki Sonraki  

Diğer Yazıları
TÜM YAZILAR