Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
HAZRET-İ MUHAMMED  Aleyhisselâm - İkinci Yıldaki Diğer Bazı Hadiseler (2) - Ömer Öngüt
İkinci Yıldaki Diğer Bazı Hadiseler (2)
HAZRET-İ MUHAMMED  Aleyhisselâm
Dizi Yazı - Resulullah Aleyhisselâm'ın Hayat-ı Saâdetleri
1 Şubat 2012

 

HAZRET-İ MUHAMMED
Aleyhisselâm

Hicretin İkinci Yılı

İkinci Yıldaki Diğer Bazı Hadiseler (2)

 

Sevik Gazâsı:

Bedir yenilgisinden sonra Kureyş'in başına geçen Ebu Süfyan, müslümanlardan öcünü almadıkça kadınlara yaklaşmayacağına, başına su dökmeyeceğine yemin etmişti. İki yüz atlı ile Mekke'den çıkarak Medine'ye bir saatlik mesafede bulunan Urayz köyüne kadar geldi. Çift sürmekte olan Ensâr'dan Sa'd bin Âmir -radiyallahu anh- ile hizmetçisini şehit etti. Birkaç ev ve hurma ağacını ateşe verdikten sonra: "Yeminim yerine geldi." diyerek dönüp kaçtı.

Resulullah Aleyhisselâm bu hadiseyi haber alınca seksen süvari, yüz yirmi yaya ile hemen takibe çıktı. Fakat Ebu Süfyan o zamana kadar Mekke yolunu tutmuştu. Erzak olarak getirip, kaçarken ağırlık olmasın diye bıraktıkları kavrulmuş un çuvalları müslümanların eline geçtiği için bu gazâya "Kavrulmuş un" mânâsına gelen Sevik denilmiştir.

 

Dini Hükümlerden Oruç:

Medine devrinin ikinci yılında, Bedir savaşından önce, Şaban ayında oruç farz kılınmıştı. Ramazan ayında oruç tutuldu.

Bu hususta nâzil olan Âyet-i kerime'de şöyle buyuruldu:

"Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, oruç size de farz kılındı.

Tâ ki korunasınız." (Bakara: 183)

Diğer bir Âyet-i kerime ile de orucun vaktinin Ramazan-ı şerif olduğu tayin edildi:

"Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, hidayeti açıklayan, hakkı ve bâtılı birbirinden ayırt eden Kur'an o ayda indirildi.

Şu halde sizden her kim o aya erişirse oruç tutsun." (Bakara: 185)

İslâmiyet'in ilk zamanlarında müslümanlar oruç tutmakla, oruç karşılığında fidye vermek arasında serbest bırakılmışlardı. İsteyen oruç tutar, isteyen tutmayıp onun yerine fidye verirdi. Daha sonra bu hüküm kaldırıldı ve Ramazan ayına erişen mükelleflerin oruç tutmalarının gerektiği bildirildi.

 

Fıtır Sadakası:

Ramazan ayının 28. günü Fıtır sadakası vâcip oldu.

Resulullah Aleyhisselâm dellâl çıkararak ilân ettirdi.

Kays bin Sa'd -radiyallahu anh- der ki:

"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- zekât emri gelmezden önce bize fıtır sadakasını emretmişti." (Nesâî)

Nasıl ve ne kadar verileceğini de tayin etti.

Fakirlerin daha iyi şartlarla bayrama girmelerine vesile olması sebebiyle sosyal yönü de bulunan Fıtır sadakası; nisab miktarı malı bulunan, büyük küçük, kadın erkek, yaşlı genç, âilenin her ferdi için vâciptir.

 

Bayram Namazı:

Bu senenin Şevval ayının birinci günü de bayram yapıldı. Bir aydan beri tutulan oruç, iftar edilerek bitirildiği gün olduğu için, adına "Fıtır bayramı" denildi. Resulullah Aleyhisselâm hutbeden önce ezansız ve kametsiz olarak iki rekât Bayram namazı kıldırdı.

İbn-i Abbas -radiyallahu anhümâ- buyurur ki:

"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bayram günü çıkıp iki rekât namaz kıldırdı." (Buhârî)

Ebu Said-i Hudrî -radiyallahu anh-den şöyle nakledilmiştir:

"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Kurban ve Ramazan Bayramı günleri namazgâha çıkar ve evvelâ namazla işe başlardı." (Müslim: 889)

O günlerde namazgâha henüz minber kurulmadığı için Bayram namazlarında ayağa kalkarak hutbe okurdu.

 

Kurban Bayramı Namazı ve Kurban:

Zilhicce ayında da kurban kesmek, bayram namazı kılmak, Eyyâm-ı teşrik'de beş vakit namazdan sonra tekbir getirmek vacip oldu.

Bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyururlar:

"Kurban gününü bayram olarak kutlamakla emrolundum. Onu bu ümmet için Allah-u Teâlâ bayram kılmıştır." (Ebu Dâvud: 2789)

Resulullah Aleyhisselâm yine Zilhicce'nin onuncu günü Ashâb-ı kiram ile bayram namazı kıldı, kurban olarak iki koyun kesti, arkadaşlarına da kurban kesmelerini emir buyurdu.

Buhârî'nin bir rivayetinde belirtildiği üzere Kurban Bayramı hutbesinde şöyle buyurmuştur:

"Bugün bayramdır. Bayramımıza önce namaz kılarak başlıyoruz. Sonra evlerimize dönüp kurbanlarımızı keseceğiz.

Kim bu şekilde hareket ederse bayramı sünnetimize uygun olarak kutlamış olur."

 

Zekâtın Farz Kılınması:

İslâm'ın beş temelinden birisi olan Zekât, hicretin ikinci yılında Ramazan'dan ve Fıtır sadakası'nın vacip kılınışından sonra farz kılınmıştır. Zekât'ın toplanması hakkındaki hükümlerin düzene konması ise zamanla olmuştur.

Zekât, zengin müslümanların yıldan yıla belli ölçüsüne göre mallarının bir kısmını Zekât niyetiyle ayırıp lâyık olanlara vermelerinden ibaret mâli bir ibadettir. Kur'an-ı kerim'de otuz iki yerde namazla birlikte anılmıştır.

Bir Âyet-i kerime'de şöyle buyurulmaktadır:

"O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin." (Müzzemmil: 20)


  Önceki Sonraki  

Diğer Yazıları
TÜM YAZILAR