Hakk'ı bilmeye gelince;
Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"İlimde derinleşmiş olanlar 'O'na inandık, hepsi Rabb'imizin katındandır.' derler. Bunu akl-ı selim sahiplerinden başkası düşünüp anlamaz." (Âl-i imrân: 7)
"Verrâsihune fil-ilmi = İlimde derinleşmiş olanlar."
Bunun zâhirî ve bâtınî manası arzedilecek.
Baş gözü ile ne görürse, baş kulağı ile ne işitirse onu bilir. Fakat gerçekten Hakk'a teslim olmamıştır, bir çok arzuları vardır, ilimde derinleştiği halde ilmi ile nefsini düşünür. Bunlar halkın muallimi olup bu zâhirî mana itibariyledir.
Bâtınî manası ise:
Allah-u Teâlâ kulu kendisine ne kadar yaklaştırdı ise, ona kendisini ne kadar bildirdi ise; Hazret-i Allah'ı bilir, her şeyin O'nun ve O'ndan olduğunu hem bilir, hem görür, kendisini görmez.
Ve bu tecelliyat sonsuzdur.
Âyet-i kerime'de geçen "Akl-ı selim", "Ulül-elbâb" akıldır. Ulül-elbâb olan bunu anlar, başkası anlamaz.
Allah-u Teâlâ kalbine ne döktüyse, kalp gözüne ne gösterdiyse, kalp kulağına ne duyurduysa onu bilir, bunlarda arzu ve irade yaşamaz. Ne takdir ettiyse, nasıl hükmeder ise o... Bunlar Hakk'a teslim olanlardır.
•
İkinci bir mânâ da Hakk'ı bilmek;
Her şey ceset, Allah-u Teâlâ ise ruhtur. Bunu böyle bilmek gerekir.
Ruhsuz ceset resme benzer. Bu gördüğünüz âlem resim değildir.
Cemâdat, nebâtat, hayvanat, insan... Her şey Allah-u Teâlâ'yı tesbih eder.
Hatta Allah-u Teâlâ Dâvud Aleyhisselâm'ın zikrinden ne kadar hoşlanmış ki:
"Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin!" diye emretti. (Sebe: 10)
Dâvud Aleyhisselâm zikrederken, dağlar da kuşlar da hepsi beraber zikrederdi.
Diğer bir Âyet-i kerime'de ise şöyle buyuruluyor:
"Yedi gök ve yer, bir de bunların içinde bulunanlar Allah'ı tesbih ve tenzih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, O'nu hamd ile tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O halim olandır, çok bağışlayandır." (İsrâ: 44)
Zira yaratılmış olan her şey Hakk'ı bilir ve tazim eder.
İnsan zikrullah sebebiyle öyle yükselir ki, bir Hadis-i şerif'te:
"Mümin-i kâmil olan kimse, Allah katında bazı meleklerden de efdaldir." buyurulmaktadır. (İbn-i Mâce)
Hakk ehli olanlar Hakk'ı bilir ve Hakk ile hükmeder.
Her iş ve icraatları Allah-u Teâlâ'nın hükmüne ve ahkâmına göredir, ahkâm mucibince hareket ederler. Hakk'ı bilir, hakikatten ayrılmazlar. Zira bunlar Allah-u Teâlâ'nın has kullarıdır.