Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
HAZRET-İ MUHAMMED  Aleyhisselâm - İkinci Yıldaki Diğer Bazı Hadiseler - Ömer Öngüt
İkinci Yıldaki Diğer Bazı Hadiseler
HAZRET-İ MUHAMMED  Aleyhisselâm
Dizi Yazı - Resulullah Aleyhisselâm'ın Hayat-ı Saâdetleri
1 Aralık 2011

 

HAZRET-İ MUHAMMED
Aleyhisselâm

Hicretin İkinci Yılı

İkinci Yıldaki Diğer Bazı Hadiseler

 

Karkaretü'l-küdr Gazâsı:

Yahudiler her ne kadar müslümanlarla dış görünüşte anlaşmışlarsa da, el altından daima aleyhte hareket ediyorlardı. Müttefikleri olan Süleym ve Gatafân oğulları kabilelerini ayaklandırdılar.

Durum Resulullah Aleyhisselâm'a ulaştığında ikiyüz kişilik bir kuvvetle Medine'den yola çıktı.

Küdr suyunun başına geldiklerinde, hiç kimseyi bulamadılar, fakat birçok hayvan izleri gördüler. Orada üç gün kalmalarına rağmen kimseye tesadüf edemediler. Süleymler'le Gatafanlılar Resulullah Aleyhisselâm'ın haberini alır almaz dağılmışlardı, hiçbir çarpışma olmadı. Beşyüz kadar deve ganimet alınarak Medine'ye dönüldü.

Resulullah Aleyhisselâm'ın hissesi ayrıldıktan sonra geri kalan develer, ikişer üçer gazilere bölüştürüldü.

 

Beni Kaynuka Savaşı:

Resulullah Aleyhisselâm Medine yahudileri ile vatandaşlık andlaşması yapmıştı. Fakat onlar her fırsatta müslümanlar arasında fitne çıkarmaya, ara bozmaya çalışıyorlardı.

Müslümanların Bedir'de zafer elde etmelerini bir türlü hazmedemeyen ve bunda kendi âkıbetlerinin işaretini gören yahudiler kin ve düşmanlıklarını açığa vurdular.

Kendileri ehl-i kitap oldukları halde: "Müşriklerin müminlerden daha doğru yolda" olduğunu söylüyorlardı. Müslümanlarla alay etmek için, bir gün müslümanlığa giriyor, hemen ertesi günü çıkıyorlardı. Resulullah Aleyhisselâm'ın ve müslümanların aleyhinde şiirler yazıyorlardı.

Antlaşmayı bozarak müslümanlarla savaşmak isteyen ilk yahudi kabilesi Kaynuka oğulları'dır. Ticaretle, bilhassa kuyumculukla meşgul oluyorlardı. Medine-i münevvere'de kendilerine âit çarşıları vardı. Yahudilerin en kuvvetlileri ve cesaretlileri olup, sayıları yediyüz kişi kadardı.

Ensâr'dan bir hanım bir gün Kaynuka çarşısına inmiş, bazı şeyler satarak ziynet eşyası almak üzere bir yahudi sarrafın dükkanına girmişti. Yahudiler yüzünü açması için kadına baskı yapmaya başladılar, kadın da reddetti. Kadının örtüsü ve elbisesi ile alay eden yahudiler, bununla da kalmayıp, otururken eteğinin ucunu sırtına doğru habersizce iliştirdiler. Kadın aniden kalkınca her tarafı açılıverdi. Oradaki yahudiler eğlenerek kahkaha ile güldüler. Kadının feryadı üzerine yetişen bir müslüman, kadını bu duruma düşüren yahudi kuyumcuyu öldürdü, çarşıdaki diğer yahudiler de bu müslümanı şehit ettiler. Böylece yahudilerle müslümanlar arasında kan dökülmüş oldu. Hadiseye yahudiler sebebiyet verdiği için antlaşmayı ihlâl etmiş oldular.

Resulullah Aleyhisselâm yahudilerle görüştü:

"Ey yahudi topluluğu! Kureyş'in uğradığı azap gibi bir azaba uğramaktan korkunuz ve müslüman olup kurtulunuz. Çok iyi biliyorsunuz ki ben Allah tarafından gönderilen bir peygamberim. Allah'ın size olan ahdi ve bu gerçek, kitabınızda mevcuttur." buyurdu.

Fakat yahudiler alayla karşılık verdiler:

"Ey Muhammed! Senin çarpışma nedir bilmeyen kimselerle savaşıp onları yenmen, seni aldatmasın. Vallahi biz savaş erleriyiz. Eğer bizimle çarpışmaya kalkacak olursan, o zaman bizim nasıl adamlar olduğumuzu görürsün!" diyerek savaşmaya hazır olduklarını ilân ettiler.

Yahudilerin bu kibir ve gurur dolu sözleri üzerine nâzil olan Âyet-i kerime'de Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu:

"Resul'üm! Kâfirlere de ki: Yakında yenileceksiniz ve toplanıp cehenneme sürükleneceksiniz. Orası ne kötü bir kalma yeridir!" (Âl-i imrân: 12)

Artık Kaynuka yahudilerinin âkıbetleri belirmişti. Daha doğrusu bunu kendileri istemişlerdi.

Aynı hadise üzerine nâzil olan bir başka Âyet-i kerime'de ise akdini bozan bu yahudilerle savaşmaya izin verildi:

"Bir kavmin (antlaşmayı bozmak hususunda) hâinlik yapmasından çekinirsen, sen de hak ve adaletle (onların seninle yaptıkları antlaşmayı) aynı şekilde onlara at (antlaşmayı bozduğunu onlara bildir.)

Şüphesiz ki Allah hâinleri sevmez." (Enfâl: 58)

Esasen aralarındaki antlaşmayı bozmuş bulunuyorlardı. Bu, doğrudan doğruya harp ilânı demekti. Resulullah Aleyhisselâm kararını verdi, Ebu Lübâbe -radiyallahu anh-i yerine vekil bırakarak üzerlerine yürüdü. Kaynuka oğulları, kalelerine kapanmışlardı. Kuşatma on beş gün sürdü. Allah-u Teâlâ içlerine korku düşürdü, ne bir ok attılar, ne de kaleden çıkıp çarpıştılar. Diğer yahudi kabilelerinden ve münâfıklardan bekledikleri yardım gelmeyince de teslim bayrağını çekip kalelerinden indiler. Antlaşmayı bozdukları ve ihanet ettikleri için öldürülmeleri gerekiyordu. Resulullah Aleyhisselâm onların bağlanmalarını emir buyurdu, hepsi de bağlandı.

Bu kabile önceleri Ubâde bin Sâmit -radiyallahu anh- ile Abdullah bin Ubeyy'in müttefiki idiler. Ubâde -radiyallahu anh- Hazretleri: "Yâ Resulellah! Ben Allah'ı, peygamberi ve müminleri dost edindim. Şu kâfirlerin ittifakından ve dostluğundan uzaklaştım." dedi.

Bunun üzerine inen Âyet-i kerime'de şöyle buyuruldu:

"Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar.

Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır." (Mâide: 51)

Fakat münâfıkların başı Abdullah bin Ubeyy bin Selül onların bağını çözmek istedi. "Yâ Muhammed! Benim müttefiklerime ve dostlarıma iyilikte bulun!" dedi. Resulullah Aleyhisselâm ona yüz vermedi. O ise ısrar ediyordu. "Vallahi ben bu kadar insanların yüzünden felâketin aleyhe dönebileceğinden korkuyorum." dedi. Resulullah Aleyhisselâm: "Çözün onları, Allah onlara ve onlarla birlikte olanlara lânet etsin!" buyurdu, öldürülmelerinden vazgeçip Suriye'ye sürülmelerini emretti.

Hemen akabinde inen Âyet-i kerime'de de Abdullah bin Ubeyy ve taraftarları kastedilerek şöyle buyurulmaktadır:

"Kalplerinde hastalık bulunanların: 'Devir onların lehine döner de bize bir musibet erişir diye korkuyoruz.' diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün.

Umulur ki Allah bir fetih ya da kendi katından bir emir getirir de böylece onlar içlerinde gizledikleri şeyden (nifaktan) dolayı pişman olurlar." (Mâide: 52)

Şam taraflarına sürülen Kaynuka yahudilerinin çok geçmeden de nesilleri kesildi.

Bıraktıkları evlerde pek çok silâh, harp âleti ve eşya çıktı.

Ele geçen ganimetin beşte biri Beytül-mâl'e ayrıldı, geri kalanı mücâhidlere pay edildi. Toprakları da topraksız müslümanlara verildi.

Eğer Kaynuka yahudileri sürgün edilmemiş olsaydı ileride kim bilir ne kargaşalıklar çıkaracaklardı.

Böylelikle Medine'de tehlikelerden birisi uzaklaşmış oldu. Ayrıca bu askeri hareket, diğer yahudi kabilelerini de etkilemiş; Kureyzâ ve Nadir oğulları'nı, müslümanlara karşı gelmekten korkar duruma getirmişti.


  Önceki Sonraki  

Diğer Yazıları
TÜM YAZILAR