Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 219.SAYI - Ömer Öngüt
219.SAYI, Aralık 2011
Hakikat 219. Sayı

Bismillahirrahmanirrahim

"Allah-u zül-celâl vel-kemâl Hazretleri'ne; O'nun sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez-tükenmez hamd-ü senâlar olsun.

Peygamberimiz Efendimiz'e, onun diğer peygamber kardeşlerine, hepsinin Âl ve Ashâb-ı kiram'ına, etbâına, ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olup izinden gidenlere; sonsuzların sonsuzuna kadar salât-ü selâmlar olsun."

 

Muhterem Okuyucularımız;

Âhir zamanda yaşıyoruz. Dünyanın huzuru kalmadı. Afatlar, harpler, karışıklıklar, huzursuzluklar gitgide artıyor. Zira öyle bir seyyiat zamanı ki, dünya kurulalı beri böyle bir devir gelmiş değil. Her türlü kötülüğün anası bu devirde mevcut. Her türlü küfür adeti, her türlü ahlâksızlık, hırsızlık, yalan-dolan, cinayet, fuhuş vaka-i adiye haline geldi. Müslümanlar ahkâmı yaşamaz oldu; faiz, dinden çıkma moda oldu.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde adeta bugünleri tasvir edercesine şöyle buyurmuşlardı:

"Belâ ve fitneden başka dünyanın hiçbir şeyi kalmadı." (İbn-i Mâce: 4035)

Hadis-i şerif'lerde haber verilen küçük kıyamet alâmetlerinin hepsi zuhur etti. Sıra büyük alâmetlere geldi. Bu büyük alametler de her an cereyan edebilir.

Bu zelzeleler, bu harpler, bu karışıklıklar artarak devam ediyor. Dünyada birçok memleket halkı nice afatlarla boğuşuyor: Aşırı sıcaklar, yangınlar, seller, depremler, tsunamiler gibi tabî afetler; ekonomik kriz, gıda fiyatlarının artması, susuzluk, kuraklık, kıtlık, açlık gibi geçim sıkıntıları; terör, iç harp, karışıklıklar gibi fitneler; yakıcı silahlarla yapılan harpler; artık neredeyse sıradan haberler haline geldi.

Dergimizin kurucusu Merhum Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri husususiyetle bizlere bu günleri duyurmaya ve bu sıkıntılı günlere hazırlamaya çalışmışlar, adeta bir vasiyet makamında Hazret-i Allah'ın duyurduğu birçok haberi bizlere haber vermişlerdi.

"Hiçbir memleket hariç olmamak üzere, biz onu kıyamet gününden önce ya helâk ederiz veya onu şiddetli bir azapla cezalandırırız. Bu, kitapta (Levh-i mahfuz'da) yazılıdır." (İsrâ: 58)

Âyet-i kerime'sini her vesile ile hatırlatır, her bir milletin kıyametten önce bir musibet göreceğini haber verirlerdi.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde;

"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki gayretleri mideleri, şerefleri servetleri, kıbleleri karıları, dinleri dirhemleri ve dinarları olacak. Onlar mahlûkatın en şerlileridir ve onların Allah katında hiçbir nasipleri yoktur." buyuruyorlar. (Deylemî)

Böyle zamanda böyle insanlar gelecek ve insanlar da böyle cezalanacak.

Şöyle bir bakın; dinsizlik, imansızlık, küfür, nifak, sahtekârlık, fâiz, fuhuş, kumar, içki, fitne, ihanet, hırsızlık, arsızlık, gasp, terör, katliam, yalan-dolan, cinayet, soygun, büyücülük, falcılık, lüks, süs, israf, rüşvet, irtikab, suistimal, iftira vs... Bunlar artık âhir zaman alâmetleri olarak önümüzde her gün duyduğumuz şeyler... Namaz, oruç, zekât, nikâh gibi Hazret-i Allah'ın emirleri ise hafife alınmaktadır.

Allah-u Teâlâ nikâhlı yaşamayı meşru kıldığı halde, Âyet-i kerime'sinde:

"Zinâya yaklaşmayın, zirâ o bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur." (İsrâ: 32)

Buyurduğu halde gayr-i meşru yollar tutuluyor, Lût kavminin helâkına mucip olan kötülükler yapılıyor, eşine hayızlı ve nifaslı iken mukarenette bulunanlar çıkıyor.

Zinâ, fuhuş ve hayâsızlık çoğalmış hatta alenileşmiş, açıktan yapılıyor.

Evlilikte en mühim şart dinî nikâh olduğu halde, mehir şart olduğu halde, kadının bu meşru hakkı verilmiyor. Mehirin adını bile duymayanlar var. Duysa bile yapmıyor, yapsa bile vermiyor, böylece nikâhsız ömür sürüyor.

Ve kıyametin küçük alâmetleri bir bir çıkmaya, zuhur etmeye başlamıştır. Ve bu hal son deccale kadar devam edecektir. Nazik günlerdeyiz...

Bu kadar ihsan-ı ilâhî karşısında ilâhî hükümlere karşı gelmek, şeytana uyup onun peşine gitmek, bunca isyan yakışır mı? Bu isyanlar hiç şüphesiz cezasız kalmaz!

Akıllı kimse hem ibadeti, taati ile Hazret-i Allah'tan hıfz-u himaye talep eder, muhafaza etmesini dilenir. Hem de kuraklık ve harp tehlikesine karşı yiyecek gibi temel gıda maddelerini, yakacak, ısınma, aydınlanma gibi ihtiyaçlarını temin eder, tedbirli olur.

Hülasâ-i kelâm; ne Hazret-i Allah'ın hakkı olan Hakkullah'a, ne Hazret-i Allah'ın hukuku Hukukullah'a, ne Hazret-i Allah'ın beyanı olan Kelâmullah'a riayet ediyor. Yani dikkat edilmiyor. Kul hakkına riayet ise zaten kalmamış. Amma orada çok ince hesap var...

Bâki esselamü aleyküm ve rahmetullah...


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - Bu İsyan Cezasız Kalmaz! - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
Bu İsyan Cezasız Kalmaz!