Küresel şebeke büyük bir faiz ekonomisi icat etti. İsmine de "Piyasa" dediler. "Piyasa" putuna tapmayan ülkeler cezalandırıldı. Bütün ülkeleri bu çarka dahil etmek için her yolu kullandılar.
İnternetin yaygınlaşması, anlık transferler yapmanın mümkün hale gelmesi ile bu "Piyasa" denilen fâiz ekonomisi devasa bir boyuta ulaştı.
Tâbi ülkelerin, halkların ağızlarına bir parmak bal çalmayı ihmal etmediler. En alt tabakadaki bireyden, en üstteki devlete kadar herkes borçlandı. Bankalar 10 lira para toplamışsa 100 lira borç dağıttı. (Bu durum banka düzeninde normal kabul ediliyor) İnsanlar 10 lirası varsa 100 lira borçlandı ev aldı, araba aldı.
Türkiye de bu düzen içinde kendine yol bulmaya çalıştı. Çalışıyor. Ancak küresel çarkın bozulması bizi de etkiler. İhracat azalır, işsizlik çoğalır. Borçla iş yapanların durumu daha da zor olur.
2008 yılındaki büyük kriz batık bankalara ve piyasaya trilyonlarca dolar pompalanarak geçiştirildi. Piyasa ejderhası şimdi aynı şeyi Avrupa'nın yapması için baskı yapıyor. Nitekim IMF Yunanistan'ın borç krizinden kurtulması halinde bile krizin Euro Bölgesi'ne yayılma riski bulunduğunu açıkladı ve "Euro Bölgesi'ne yayılan bir kriz küresel ekonomiye de zarar verir" dedi.
Almanya bedava para dağıtmak istemiyor. Ancak Euro prangası Avrupa'nın ayağında. Yunanistan'ı ikinci sefer kurtarmak zorunda kaldılar. Diğer ülkelere de borç verme vaadinde bulundular. Kuruşun hesabını yapan Almanya gibi ülkelerin milyarlarca Euroluk kurtarma paketlerine onay vermek zorunda kalması ironik bir durum. Avrupa ve Amerika günü kurtarmak için "Piyasa"ya boyun büküyor. Zira bu canavara istediğini vermezlerse reel ekonomi de çökecek, halk işsiz kalacak, fakirlik artacak.
"Piyasa" denilen "Borç-Fâiz" düzeni bütün dünyayı karanlık bir akıbete sürüklüyor. Hükümet de halkı uyarmaya başladı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli "Ekonomik kriz yolda, fazla harcamayın" dedi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Avrupa ve Amerika sorunları çözemediği takdirde olumsuz senaryolara hazır olmamız gerekir." diye konuştu. Yetkililer biraz da cari açık sebebiyle bu açıklamaları yapıyor, hakikatleri alışılmamış şekilde duyuruyor.
Yaklaşık bir yıl önce yayınlanmış bir röportaj:
"Bünyesindeki uzmanlarla problem çözmede yaşanmış olaylara dayalı kendi bilgisayar modellerini oluşturan ve birçok çarpıcı tahmini doğru çıkan danışmanlık şirketi Schloer Consulting Group (SCG) Başkanı Hardy F. Schloer, Türkiye'nin geleceğin şekillenmesinde çok önemli bir rol üstleneceğini söyledi. Schloer, ..., merkez ofislerini üç ay içinde Türkiye'ye taşıyacaklarını da ilk olarak hurriyet.com.tr'ye açıkladı.
...
- Bundan sonraki büyük krizlerin ise 2012 ile 2018 yıllarında görüleceğini, öngörüyorsunuz bu sonuca nasıl ulaştınız?
- Modellerimizde bu dönemlerde büyük çapta bir zayıflamanın yaşanacağına dair farklı açılardan çok sayıda sonuç ile karşılaşıyoruz. Batılı ülkelerin borcu, küresel kriz daha başlamadan önce inanılmaz noktaya ulaşmıştı. Şimdi bu daha da artmış durumda ve uzun vadeli tahvil satışı yapılamıyor, ancak kısa vadeli tahvil satışı gerçekleştirilebiliyor.
Bu durumda yapacak sadece iki şey var, ya iflası kabul edeceksiniz, ya da devalüasyonu seçeceksiniz. Her iki durumda paranız değersiz duruma gelecek. Dolar, euro ve sterlin değer kaybı yaşadığı takdirde, insanların tercihi bundan sonra spekülasyonlardan etkilenmeyen, arkasında üretim gücü, emtia veya benzeri bir gerçek değerin olduğu bir tek para birimine doğru olacaktır." (24 Mayıs 2010)
Ekonomide küresel bir deprem yaşanması mukadder görünüyor. Depremin şiddetini ve zamanını ise Allah bilir. Bize düşen tedbirli olmaktır.