Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı'nın "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (130) - Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî -kuddise sırruh- (2) - Ömer Öngüt
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî -kuddise sırruh- (2)
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı'nın "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (130)
Dizi Yazı - "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatlar
1 Mayıs 2011

 

EVLİYÂ-İ KİRAM
-Kaddesallahu Esrârehüm- HAZERÂTI'NIN
"HÂTEMÜ'L-EVLİYÂ" HAKKINDAKİ
BEYAN ve İFŞAATLARI (130)

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî -kuddise sırruh- (2)

 

Tasavvuf yolunda yetişmiş eşine ender rastlanan müstesnâ şahsiyetlerden biri olan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin, "Mesnevî"sinde Hâtemü'l-evliyâ olan zâtın mânevî derecesine, alâmetlerine ve vazifesine ışık tutan muhteşem beyanlarına kaldığımız yerden devam ediyoruz:

 

Allah'ın Adâletinin Gölgesi, Hak Sâhibinin ve Cezâya Müstehak Olanın Aynası:

Şeyh Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî -kuddise sırruh- Hazretleri "Mesnevî"de yer alan bir ifşaatında; tıpkı Şeyh Hüseyin bin Abdullah el-Abbâsî -kuddise sırruh- Hazretleri gibi bu zâtın, Allah'ın velâyeti hususunda "Vekîl"i olduğuna işaret etmiş; böylesine üstün bir kemâlatla gönderilen bu velinin hak sahibine hakkını, cezaya müstehak olanlara cezasını gösteren bir ayna olarak gönderilmiş, hiçbir şahsi menfaat gözetmeyen ve sırf Allah nâmına hareket eden bir kimse olduğunu haber vermiştir:

"O Allah vekîlidir, Allah'ın adâletinin gölgesidir. Her hak sahibiyle, cezâya müstehak olanın aynasıdır o!..

O, mazlumun hakkını hak ettirmek için cezâ verir, kendi ırzı için, kızgınlığından yâhut bir şey kazanmak için değil!

Onun cezâsı Allah içindir, kıyâmet günü içindir. Bu cezâda bir hata olsa bile ona diyet lâzım gelmez…" ("Mesnevî", c. 6, beyit: 1510 vd.)

 

Hâtemü'l-Evliyâ'nın "Nûr"u ve İnkârcıların Durumu:

Mevlânâ -kuddise sırruh- Hazretleri "Mesnevî"sinde yer alan diğer bir ifşaatında, onun bu dâvet ve vazifesine karşı gözlerini kapayan ve kulaklarını tıkayan münâfık sîretli kimseleri şiddetli bir dille zemmederek; bu zâtın kim olduğunu idrâk etmekte güçlük çekenlere onun kendi irâdesiyle değil, doğrudan doğruya Allah'ın yönetmesi ile iş ve icraat yaptığını, bu nedenle ona ve yoluna hizmet edenlerin gerçek mânâda Allah'a hizmet etmiş sayılacağını ifşâ etmiştir.

Hazret, gerçek müminlere mühim bir tembih ve ikâz mâhiyetinde şu sözlerle hitap etmektedir:

"Ten görme de, o sağır ve dilsizler gibi kendilerine doğru bir şey söylenince inkâr edenlerden olma!

O zât:

'Attığın vakit sen atmadın, Allah attı.' (Enfâl: 17)

Sırrına mazhar olmuştur; onun görüşü, Allah'ın görüşüdür.

O'na hizmet Allah'a hizmettir. Gündüzü görmek, bu pencereyi görmektir.

Hele şu pencere yok mu? O kendinden parlamadadır; ondaki Nûr, güneşin yâhut Ferkad yıldızının eğreti nûru değildir!" ("Mesnevî", c. 6; beyit: 3195 vd.)

 

Yüzlerce Zamanın Tek Eri, Bin Kişiye Bedel Olan Allah'ın "Velî"si:

Hazret-i Mevlânâ -kuddise sırruh- Hazretleri "Mesnevî"de yer alan bir başka ifşaatında, etrâfında Hakk'a ve hakikate tâbi çok az kişi bulunacağını bildiği için, bu zâtın kalabalık inkârcı zümreler karşısındaki durumunu Nuh Aleyhisselâm'la kavminin durumuna benzetmiş; "yüzlerce zamanın tek eri" olduğunu bildirdiği bu zâtın, tek başınaymış gibi gözükse de Allah'tan aldığı yardım ve destek sâyesinde bin kişiye bedel olduğuna dikkati çekmiştir:

"Nûh'un kavmi de ona sirke söküp duruyorlardı, fakat Allah'ın lütuf ve ihsan denizi ona daha fazla şeker dökmekteydi.

Onun şekerine cömertlik denizinden yardım edilmekte idi de, o yüzden âlem halkının sirkesinden fazlaydı onun şekeri!

Tek bir kişi amma, bine bedel... Kimdir o? Allâh'ın 'Velî'si!.. Hattâ o yüce Allah kulu, yüzlerce zamanın tek eridir. Denize yol bulmuş olan küpün önünde ırmaklar bile diz çöker!" ("Mesnevî", c. 6; beyit: 20 vd.)


  Önceki Sonraki