Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
GÜNDEM - -Sanal Savaş- Siber Savaş Orduları Büyüyor! - Ömer Öngüt
-Sanal Savaş- Siber Savaş Orduları Büyüyor!
GÜNDEM
Uğur Kara
1 Ocak 2011

 

-Sanal Savaş-
Siber Savaş Orduları Büyüyor!

Devletler sanal tehditlere karşı tedbir alıyor, almaya çalışıyor.
Sanal Savaş Orduları hızla büyüyor.

 

Siber teknoloji bilgi paylaşımını ve haberleşmeyi kolaylaştırması sebebiyle büyük bir hızla ve kontrolsüzce hayatımıza girdi. Sağladığı kolaylıklar ve imkânlar yanında büyük olumsuzlukları ve kendi yapısına has güvenlik tehditlerini de beraberinde getirdi.

İnsanların günahıyla-sevabıyla dolaştığı, ömür tükettiği sanal alemde, aynı zamanda devletler, ülkeler arası sanal savaşlar yaşanmaya başladı. "Siber Güvenlik" milli güvenliğin bir parçası oldu. Amerika gibi bazı ülkeler "Sanal Savunma Komutanlıkları" diğer bir adıyla "Sanal Savaş Ordusu" kurdu.

 

Siber Teknoloji Her Yerde:

Teknolojiyi nisbeten geriden takip eden Türkiye'de bile bugün bakın hangi noktadayız:

Sağlık sistemimiz artık internet ağı üzerinden işliyor. (Bürokrasinin azalması hastalara büyük kolaylıklar sağladığı gibi bazı durumlarda yaşanan olumsuzluklar da siber güvenliğin önemini ve sanal veya gerçek bir savaş durumunda karşılaşabileceğimiz sıkıntıları haber veriyor. Meselâ gittiğiniz poliklinikte elektrikler kesikse veyahut Sağlık Bakanlığı'nın sunucuları düzgün çalışmıyorsa muayene olamıyorsunuz. Doktorlar çay içiyor, hastalar çaresizce sistemin çalışmasını bekliyor. Yine ilaçları artık sanal sistem üzerinden alabiliyoruz. Sistemde arıza olduğu zaman eczaneler hastalarla cebelleşmek zorunda kalıyor.)

İkinci bir örnek; bugün artık hemen herkes cebinde en az bir banka kartı ile dolaşıyor. Markette, alış-verişte her yerde borç-batak ödeme yapacağım diye uğraşıyor. Sonra da bankaya faizini ödemenin derdine düşüyor. (Burada sanal güvenliğin bireysel bir başka boyutu ile karşılaşıyoruz. Kart kopyalama, internet hesabının boşaltılması gibi sanal hırsızlıklar artık günlük haber haline geldi.)

Siber teknoloji insanoğlunun zaaflarının ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor.

İnternet ortamında aklına estiği gibi sanal bir hayat süren insanlar bir işe girmek istediklerinde veyahut yeni bir hayata başlamak istediklerinde sanal geçmişleri ayaklarına dolanıyor. İnternet ortamındaki yazdıklarından, uygunsuz arkadaşlıklarından-resimlerinden kurtulmaya çalışıyor.

 

Devletler Arası Sanal Savaş:

Birçok devlet kurumu ve özel şirket interneti kullanarak iş yapıyor. Hatta artık internet bağlantısı olmadan iş yapamıyor. Bazı kurumlarda güvenlik maksadıyla internet ağına bağlı olmayan bağımsız ağlar kullanılıyor. Ancak bilgiler bilgisayarda (dijital ortamda) depolandığı müddetçe ve bilgisayar da herhangi bir fişe takılı olduğu sürece bilgi güvenliği az veya çok bir risk altına girmiş oluyor.

Bütün dünya siber ağla birbirine bağlı olduğu için devletin bilgi güvenliği ismi-cismi belli olmayan kişi veya kişilerce dünyanın en ücra köşesinden bile tehdit edilebiliyor. Hatta devletler arası sanal savaşlar bile yaşanabiliyor. Veyahut Çin gibi hacker'ları kullandığı düşünülen ülkeler Amerika gibi rakip ülkelerin gizli bilgilerini ve askerî sırlarını sanal ortamda ele geçirmeye çalışıyor.

 

Estonya'ya Yapılan Sanal Saldırı:

2007 yılında Estonya ile Rusya arasında yaşanan gerginlik sonrasında Estonya'nın internet altyapısı sanal saldırıya uğradı. Estonya'da günlerce işler aksadı, ülkenin dünya ile olan bağlantısı çökme noktasına geldi. Estonya NATO'dan yardım istedi.

"Baltık cumhuriyetlerinden Estonya, yaklaşık üç haftadır siber saldırı altında olduğunu duyurdu.

Estonya Hükümeti, ... bu saldırıdan Rusya'yı sorumlu tutuyor. Zira hükümet, bu saldırıların, başkent Tallin'deki tartışmalı savaş anıtının kaldırılmasından sonra başladığını söylüyor.

... Moskova, anıtın kaldırılmasını Estonya'yı Nazi işgalinden kurtarmaya çalışırken ölen Sovyet askerlerine hakaret olarak yorumluyor.

... Siber saldırıda, Estonya Cumhurbaşkanlığı, parlamento, birçok bakanlık siyasi partiler ve bankalarla diğer işletmelerin internet sitelerinin hedef alındığı, aşırı yüklenme nedeniyle ana işlemcilerin çöktüğü ve ülkenin dış dünyayla bağlantısının kesilme noktasına geldiği belirtiliyor." (17 Mays, 2007, BBC)

 

Stuxnet:

"Dünyanın en önde gelen bilgisayar güvenlik şirketlerinden Symantec geçen eylülde İran'da uranyum zenginleştirmekte kullanılan nükleer santrifüjlerin işleyişini bozan Stuxnet virüsünde yaptığı incelemeyi sonuçlandırdı. Şirket uzmanları virüs programının içinde "19790509" rakam dizisini keşfetti. Bunun İngilizce "9 Mayıs 1979" tarihine tekabül ettiği, o gün İranlı-Yahudi iş adamı Habib Elghanian'ın İsrail adına casusluk yapma suçlamasıyla idam edildiğine dikkat çekildi. ...

... Hedef, İran'ın nükleer programı

Symantec uzmanlarının yayınladığı araştırma, virüs programının gerçek hedefinin nükleer santrifüjler için hayati önemde olan "frekans dönüştürücüleri" olduğunu gösterdi. Frekans dönüştürücüleri motorun hızını kontrol ederek üretim sıklığını değiştiren bir güç kaynağı. ... Hızdaki dalgalanmalar İran'da uranyumu zenginleştirmek için dönen binlerce santrifüjü arasında kaos yaratacak cinsten. Uluslararası denetçiler 2009'dan bu yana İran'ın santrifüjlerini çalıştırmakta zorlandığını ve yüzlercesini devreden çıkardığını söylüyor." (19 Kasım 2010, Hürriyet)

İran saldırıyı doğrulamakla beraber programlarına bir zarar veremediğini açıklamıştı.

 

Wikileaks:

Wikileaks isimli internet sitesi süzgeçten geçirilmiş de olsa Amerikanın kirli çamaşırlarını ortaya döktü. Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın mahrem yazışmaları ortalığa saçıldı. Ancak yayınlanan belgelerin seçilme şekli İsrail ile bağlantı şüphesi doğurdu.

"Belgelerin üzerindeki sır perdesi aralanıyor

Wikileaks'in hafta sonundan bu yana yayımladığı belgeleri neye göre seçtiği ve hangi sırayla yayımladığı uluslararası kamuoyunda en çok merak edilen noktalardan biriydi. Sitenin belgelerini paylaştığı beş yayın organından biri olan Le Monde'un yayın koordinatörü Sylvie Kaufmann, 'Bizim seçtiğimiz belgeleri yayımlıyorlar' dedi.

Wikileaks daha önceki sızıntılarda on binlerce belgeyi bir seferde yayımlamıştı. Ancak bu kez dosyalar siteye her gün küçük paketler halinde yükleniyor.

Wikileaks'in belgeleri kamuoyuyla paylaşmadan önce anlaştığı Fransız Le Monde, İngiliz Guardian, Alman Der Spiegel ve İspanyol El Pais gazete ve dergilerinin incelemesine sundu. Guardian da belgeleri ABD'li New York Times'la paylaştı." (3 Aralık 2010, AP)

Belgeler yayınlanmaya başlanınca özellikle Ortadoğu'yu karıştırma potansiyeli olanların yayınlanmış olduğunu ve İsrail hakkında pek bir şey yayınlanmadığını gördük. Bu durum yahudi parmağını akla getirdi. Sitenin kurucusu Assange İsrail ile bir işbirliği içinde olmadıklarını açıkladı ancak yayınlanan belgelerin İsrail'in işine yarayacak olanlardan seçilmesi gözden kaçmadı. Tutuklanan Assange'in kefalet parasını yahudi sevgilisinin ödemesi diğer ilginç bir ayrıntıydı.

 

Siber Savaş Orduları:

"Pentagondan yeni nesil komutanlık

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 'siber alemin güvenliğini' sağlamak amacıyla yepyeni bir askeri komutanlık kurdu. Pentagon sözcüsü Bryan Whitman, sonbaharda faaliyete geçirilecek komutanlığın, bilgisayar korsanlarının Savunma Bakanlığına taarruz etmelerini önleyeceğini ve 'siber alemde' karşı operasyonlar yapacağını bildirdi.

Uzmanlara göre, çoğu Rus veya Çinli olan 'yetenekli siber casuslar', askeri dijital ağlara saldırılarını artırmış bulunuyor. Amerikan basınına göre de bilgisayar korsanları, özellikle Pentagon'un en pahalı silahlanma programı sayılan F-35 avcı uçağı projesine sızmayı başardı." (24.06.2009)

"ABD Savunma Bakanlığı'nın tahminlerine göre, Amerikan bilgisayar ağlarına sızmak için 100'den fazla yabancı istihbarat servisi çaba gösteriyor. Yetkililerin verdikleri bilgilere göre bilgisayar korsanları, dünyanın en büyük kütüphanesi olan ABD Kongre Kütüphanesi'nde var olan bilgilerin toplamının kat kat fazlasını, bir yıl içinde Amerikan kamu kuruluşları, üniversiteleri ve iş çevrelerinden sızdırmayı başarıyor." (19 Kasım 2010, Hürriyet)

"Siber Komutanlıktan tehlikeli talep

ABD'de Pentagon'a bağlı Siber Komutanlık, tüm dünyada 'ABD çıkarlarını korumak için' bilgisayar ağ saldırıları yapabilme yetkisi istiyor. ... kabul edilmesi durumunda interneti bir savaş alanı haline getirebilir." (09.11.2010, habersol)

"İngiltere, Sanal Dünyadaki Mücadelede Yerini Sağlamlaştırıyor

İngiltere, ... yeni bir siber test merkezine sahip oldu. ... merkezin açılışı, 26 Ekim günü, İngiliz Savunma Bakanlığının sitesinde duyuruldu." (01.11.2010, savunmahaber.com)

 

Türkiye'de Siber Savunma:

"MGK bildirilerine ilk kez yansıyan siber tehditle mücadele için ulusal çapta savaş başlatılıyor. Pentagon'unkine benzer, kendi bütçesi olan, özerk bir Siber Ordu Komutanlığı kurulacak

... siber terörizme karşı 20 kurumun ortak hazırladığı 'Ulusal Sanal Ortam Güvenlik Politikası' hayata geçirilecek. TÜBİTAK başkanlığında Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Başbakanlık gibi kurumların katılımıyla geliştirilecek strateji, ... siber tehditlerden de korunmayı öngörüyor. ...

... Çalışma, siber tehdide karşı geliştirilen teknik cihazların üretimine de destek vermeyi öngörüyor. ASELSAN tarafından üretilen yeni nesil IP kripto cihazı sayesinde sadece kurum içi değil, kurumlararası da yüksek güvenlikli bilgi akışı sağlanabilecek. ... Bilgisayarların IP paketlerini şifreleyen sistem, virüs bulaşması halinde alarm veriyor, bilgiler karşı tarafın eline geçmeden siliyor." (29.10.2010, sabah)

"Siber güç Türkiye

Dünyaca ünlü gazeteci Seymour Hersh ... bu kez siber savaşı değerlendirdi ve Türkiye'ye övgüler yağdırdı. Siber savaş konusunda en güçlü ülkelerin Türkiye, ABD, İsrail, Rusya ve Çin olduğunu belirten Hersh, şunları söyledi: 'Bu 5 ülkenin istihbarat ve ordu birimleri tam teşekküllü çalışıyor. Diğer ülkeler, özellikle Avrupa bu konuda geç kaldı... Ayrıca siber savaş çok gizli yürütülmesi gereken bir konu. Türkiye bunu da çok iyi başarıyor.' Hersh, bazı ülkelerin birbirlerine siber savaş denemesi yaptığını da belirtti." (24 Kasm 2010, Takvim)

"Görünmezlik pelerini"nden felçlilere umut olacak "fotosensör"e, uzaya ilk kez Türkiye'nin göndereceği "Galyum-Nitrat çip"ten bir DVD'ye 25 bin film sığdıracak çalışmaya kadar özgün projeleri ile dikkat çeken Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi başkanı Prof. Ekmel Özbay önemli savunma projelerinde de yer alıyor. Şu bilgileri veriyor:

"Türkiye'de tasarlanmış ve üretilmiş ilk uydu Türksat 5A olacak. Bu proje, TSK'nın tüm iletişim ihtiyacını uzaydan karşılayacak. Projeyi, SSM yönetiminde ASELSAN ile yürütüyoruz. Projenin önemli bir yanı, dünyada ilk kez galyumnitratlı bir devreyi uzaya bizim gönderecek olmamız. Yaptığımız çip, çok yüksekte, uzay frekanslarında çalışabilecek. ... başkasının uydusuna taktığınız her şeyi uydunun esas üreticisi her zaman dinleyebilir. Türkiye'de üretilen iletişim uydusuyla, o ihtimal ortadan kalkacak." (21.11.2010, Akşam)

 

İnternet Zayıf Yaratılışlı İnsanoğlunun Maneviyatını da Tehdit Ediyor:

İnternet ortamında devlet güvenliği gibi bireysel güvenlik de tehdit altında. Fakat daha büyük bir tehlike var ki internet maneviyatımızı da tehdit ediyor.

Son yüzyılda yaşanan teknolojik gelişmeler insanın dünyevî hayatına hitap ettiği oranda manevi hayatını köreltti. Televizyon gibi icatların ardından, internetin ortaya çıkarttığı sanal alem çılgınlığı insanı iç aleminden, maneviyattan iyice kopartmaya başladı.

İnsan zaafları olan, bu zaafları ile mücadele ederek doğruyu bulması gereken bir varlık. Bireysel zaaflarını toplumsal kontrol mekanizması sayesinde dengeleyen insanoğlu kontrol mekanizmalarını çökerten "Sanal Dünya"nın içerisinde boğulmaya başladı.

İnsan teknoloji girdabında boğuluyor:

"Internetin ağına tam düşünce

www ile tanışalı 20 yıl oldu. ama internette henüz sona varmadık. Bu yakında değişecek. O zaman bu devrimin derinliğini kavrayacağız ve 10 yıl sonra bugünün interneti çok ilkel görünecek.

Şu cızırtılı çevirmeli (dial-up) modemleri hatırlıyor musunuz? ... Bugün kullandığımız internet çok gelişmiş gibi gelebilir. Ama gerçekte o kadar da ilerlemedik. Evet, internet bağlantımız artık çok hızlı. Fakat hâlâ internete girmek için bir bağlantı gerekiyor. ...

Ya internet bir parçamız haline gelirse? Etrafımızı sarıp kullandığımız her şeyle iç içe geçerse? ...

İnternet şu anda bile dört bir yanımızda. Yıllardır arabaların bilgisayarları vardı, şimdi de internete bağlanıyorlar. Sırada evler var. ... Buzdolabı, derin dondurucu ve çamaşır makinesi çevrimiçi çalışacak.

... En büyük atılım makinelerle bütünleşip internetin ağına tam düştüğümüzde gerçekleşecek. Bu çılgınca görünebilir. Ama aklı başında pek çok insan o yöne gittiğimizde hemfikir. Bu duruma "tekillik" diyorlar. Yani biyoloji ve teknolojinin birleşmesiyle insan ve makinenin bir bütün olması.

Tekillik düşüncesinin en ünlü savunucusu Google'ın finanse ettiği Singularity (Tekillik) Üniversitesi rektörü, yapay zekâ ve bilgisayar uzmanı Ray Kurzweil. ... Kurzweil 2029'a kadar bilgisayarların insanlardan daha akıllı olacağına inanıyor.

... Apple'ın 2009 model iPhone'unun işlemcisi 40 yıl önceki dev bilgisayar sistemlerine göre milyarlarca kat daha güçlü. Doktorlar bugün bezelye kadar aygıtları Parkinson hastalarının beyinlerine yerleştirebiliyorlarsa, (Kurzweil'e göre) 20 yıl sonra elimizde kan hücresi boyutunda aygıtların olması mümkün gibi.

... gelecekte insan ve robot karışımı sibernetik organizmalara dönüşeceğiz. ... Nihayetinde biz internetin bir parçasına dönüşeceğiz, internet de bize. Kurzweil bu yeni ve cesur dünyayı görmek için sabırsızlanıyor. Bense bu gerçekleşmeden ölmeyi umut ediyorum." (Daniel Lyons, Newsweek Türkiye)

Devletler sanal tehditlere tedbir alıyor. Ancak insan çok savunmasız. Ahlâk hızla bozuluyor. Aileler parçalanıyor, gençler dejenere bir kültür ediniyor...

Teknoloji hızla ilerliyor.

Kıyamet de hızla yaklaşıyor.


  Önceki Sonraki