Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 205.SAYI - Ömer Öngüt
205.SAYI, Ekim 2010
Hakikat 205. Sayı

Bismillahirrahmanirrahim

"Allah-u zül-celâl vel-kemâl Hazretleri'ne; O'nun sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez-tükenmez hamd-ü senâlar olsun.

Peygamberimiz Efendimiz'e, onun diğer peygamber kardeşlerine, hepsinin Âl ve Ashâb-ı kiram'ına, etbâına, ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olup izinden gidenlere; sonsuzların sonsuzuna kadar salât-ü selâmlar olsun."

 

Muhterem Okuyucularımız;

Zât-ı âlileri'nin gizlediği, hayattayken anlatılmasını uygun görmedikleri bazı mevzular, kendilerinin daha yakından tanınması için birer örnek mahiyetinde ele alınacaktır.

Maksadımız kerametler değil, tezahür etmiş, yaşanmış olaylardan bazılarının istifade için arzıdır. Yazılamayan, kaleme dökülemeyen öyle mevzular var ki akıl havsala almaz.

Zât-ı devletleri'ni seven, sohbetinde bulunup ona gönülden bağlanan ve izinden giden kardeşlerimizin yaşadıkları bazı ibretli hatıralar, yaşayanların bizzat kendileri tarafından anlatılacaktır.

Hayat-ı saadetlerinde kendilerine arz edilen bir rüyâ veyahut zuhur eden bazı hadisât üzerine yaptıkları nasihat ve ikaz mahiyetindeki umumu ilgilendiren ve şahs-i âlileri'nin yüksek manevi yakınlığına delâlet eden izahlarından bazılarını arz edeceğiz.

Ve fakat onlar her zaman, her an "Allah!" der, her tecelliyatta, her olayda "Allah!" derlerdi. "Hep O, Hep O'ndan" buyurur, kendilerine hiçbir şeyi mâletmezlerdi.

Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri "Nevâdirü'l-Usûl" isimli eserinde;

"Bu, Allah'ın kendi adına, veli olarak kullandığı bir kuldur." buyurmuştur. (sh. 620)

Binaenaleyh Allah-u Teâlâ yapılması gereken işleri ona yaptırır.

Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:

"Sâlihlerin işlerini O görür." (A'râf: 196)

O, Hakk ile hemhâl, Hakk ile meşgul, halk ile değil. Hakk onunla meşgul. Çünkü Hakk onu kendisi için yaratmış, halk için yaratmamış.

Diğer bir noktasında ise:

"Onu kendi işlerinde kullanır." buyurmuştur. (sh. 671)

Hangi yerde ne lâzımsa o şekilde tecelli eder ve onu o şekilde yürütür, o işleri gördürür.

İşte bütün öz bunun içinde. Maske maskedir, fakat o maskenin içine O girerse dilediğini yapar. O'nun varlığı, O'nun tecelliyâtı bütün işleri görür. Amma bu zâtın bu sözünü kim anlayacak?

O, O'nu görüyor, O'ndan görüyor, O'nunla iş görüyor. Esas da bu oluyor.

Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri bir beyanlarında da şöyle buyurmaktadırlar:

"Her zaman söyleriz, sakın siz keramet ehli olayım demeyin. Çünkü birçok kimseler bu vâdide soyulmuştur. Bu yoldaki keramet istikamettir.

Biz Hazret-i Allah'a sığınacağız, âcizliğimizi itiraf edeceğiz, O'nun lütuf tecellîsine bakacağız. Hiçbir zaman kast-ı mahsusa olmayacak. O dilerse lütfu ile tecellî eder ve bize yardım eder."

Rabb'imiz Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri, onu sevmiş, seçmiş ve yaratmış. Onu anlatabilmek, kelimelere sığdırabilmek ne mümkün...

Her zaman kendilerini gizlemişler, tevâzunun en zirvesini yaşamışlar ve o hayatlarıyla sevenlerine en güzel bir numune olmuşlardır.

Tevâzu ve mahviyet halleri o kadar ileri idi ki:

"Elimizden gelse, ismimizi kitaplardan kazımak isteriz." buyurmuşlardı.

Bir başka beyanlarında ise;

"Mahviyet; hiç olduğunu bilmen, istikamet ise ilâhi emirlere uymandır."

"Onun için deriz ki; bizim yolumuzdaki keramet istikamettir. Allah korkusunu kalbinde taşıyan, O'nun rızâsı ve istikametinde bulunmaya çalışan kimse, keramet sahibi demektir.

Herşeyin fevkinde O'nun rızâsıdır. Her türlü tecelliyât, keşf-ü keramet dahi O'nun rızâsının yanında hükümsüzdür." buyururlardı.

Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretlerimiz hayatlarında bu gibi mevzulara hiç değer vermemişler ve itibar etmemişlerdi.

Yüzlerce Evliyâullah Hazerâtı'ndan her biri Allah-u Teâlâ'nın gösterdiği ve duyurduğu kadarıyla bir özelliğini, hayatından bir bölümü, eserlerini, mücadelesini anlatmaya ve duyurmaya çalışmışlar, yüzyıllar öncesinden onun geleceğini haber vererek büyüklüğünü ve mertebesinin âlî olduğunu vurgulayarak onunla aynı zamanda yaşayabilmeyi, onu görebilmeyi ve biat edebilmeyi arzu etmişlerdir.

Hâl böyle iken aynı zamanda yaşayıp, haberdar bile olamayan, haberdar olup kötü zan besleyip tavır alanlar burada anlamasalar bile, ahirette gerçeği ayın ondördü gibi görecekler ve anlayacaklar, fakat iş işten çoktan geçmiş olacak. Nedâmet çok fakat faydası yok...

Bâki esselamü aleyküm ve rahmetullah...


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - "Senin İçin Ahiret Dünyadan Daha Hayırlıdır." (Duhâ:4) - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
"Senin İçin Ahiret Dünyadan Daha Hayırlıdır." (Duhâ:4)