Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ - İnşirâh Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (2) - Ömer Öngüt
İnşirâh Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (2)
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ
Dizi Yazı - Tefsir
1 Eylül 2009

 

İnşirâh Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (2)

 

Her Güçlüğün Ardından Kolaylık:

Allah-u Teâlâ Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ine ikram ve ihsan buyurduğu mütebâki nimetler hakkında şöyle buyuruyor:

"Şüphesiz ki her güçlükle beraber bir kolaylık vardır." (İnşirâh: 5)

Sana yapacağımızı yaptık, vereceğimizi verdik, artık önünde hiçbir engel bulunmuyor.

Güçlükten sonra kolaylık birbirine birleşik gibidir. Sabahı bayram olan gece ne kadar güzeldir!

"Evet her güçlükle beraber bir kolaylık vardır." (İnşirâh: 6)

Bu mânâ pekiştirilmek için burada tekrar edilmekte, güçlüğün ardından kolaylığın ne kadar hızlı bir zamanda gelceğine işaret edilmektedir. Şu kadar var ki, bu kolaylığın gelmesi bazı hikmetlere bağlı olarak gecikebilir. Eninde sonunda bütün işler Allah-u Teâlâ'ya âittir.

"Zorluk" mânâsına gelen "Usr" kelimesi mârife (belirli) olarak geçtiğinden dolayı sadece bir zorluk mânâsı verir. "Kolaylık" mânâsına gelen "Yüsr" kelimesi ise nekre (belirsiz) olarak geçtiğinden ötürü birden fazla kolaylığı ifade eder. Şu bir gerçektir ki, Allah-u Teâlâ bir kapı kapatınca iki kapı açmaktadır. Bir zorluğa karşı ahiret sevabı gibi başka bir kolaylık daha getirilmek suretiyle iki kolaylık husule gelmektedir.

Âyet-i kerime'lerden anlaşılıyor ki; müminler Allah yolunda birçok güçlüklerle karşılaşacaklar, ibtilâ ve imtihanlardan geçecekler ve fakat Allah-u Teâlâ bütün bu sıkıntıların, bu imtihan ve ibtilâların hemen akabinde kolaylığını halk edecek, buzlar eriyecek, bu imtihan ve ibtilâlara sabredenleri büyük tebşirata nâil edecektir. Sabredenlere büyük müjdeler vardır.

"İşlerinden boşaldığın vakit, tekrar çalış ve yorul." (İnşirâh: 7)

Her zorluğu kolaylık takip edeceği için gerek nübüvvet vazifesi ile, gerekse hususi işlerle meşgul olduktan sonra, yine zahmeti tercih edip bütün gücünle Rabb'ine yönel, O'nun zikriyle, fikriyle meşgul ol. İbadet ve taatına devam et, farz bittiyse nafileye geç, sakın vakitlerini boşa geçirme.

Çünkü insanoğluna ancak çalıştığının karşılığı verilecektir.

Nitekim bir Âyet-i kerime'de:

"İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur." buyuruluyor. (Necm: 39)

Çünkü bu dünya hayatı hayâlattır. Bu çok kısa bir ömür içinde ebedî bir ahiret hayatının saâdetini kazanış veya kaybediş noktasındayız. Bir iş bitirildiği zaman, peşinden başka bir işe sarılmalıdır.

Halk arasında: "Bugünün işini yarına bırakma.!" derler. Hayır, öyle değil. Yarının işini bugünden plânla!

"Ve Rabb'ine rağbet et!" (İnşirâh: 8)

Allah-u Teâlâ gerek Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ine ve gerekse onun ümmetine; yoktan vâreden, bunca nimetlere gark eden ve bütün kâinatı musahhar eden Hâlik-ı zülcelâl'e zikirle fikirle meşgul olarak rağbet etmelerini emir buyuruyor.

"Biz sadece Allah'a rağbet edip gönül bağlayanlardanız." (Tevbe: 59)

Âyet-i kerime'si de Resulullah Aleyhisselâm'la beraber müminlerden bu ilâhî emr-i şerif'e icâbet edenlerin de bulunduğunu beyan etmektedir.

Bunlar Allah-u Teâlâ'nın has kullarıdır.

"Rabb'lerine gönülden boyun eğenler." de onlardır. (Hûd: 23)

Saâdet-i ebediyeyi bağışlayacak olan O'dur. O'ndan başka rağbet edilecek hiçbir şey yoktur. O engin kerem sahibidir. Yegâne hacet kapısı O'nun kapısıdır. Bütün ihtiyaçlar O'na arzolunur, bütün istek ve ihtiyaçları O verir. Dilekleri yalnız ve yalnız O yerine getirir. Dilekler çoğaldıkça ihsan ve keremi de çoğalır. Hacetler arttıkça in'âm ve ikramı da artar.

"Hükümsüz ve değersiz bir mahlûkum. Hüküm ve değer sahibime âittir." sözü Rabb'ime olan rağbetin ifadesidir.


  Önceki Sonraki