Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
TARİHTEN SAYFALAR - Gelibolu Subaşısı "Hâs Ahmed Beg"le İlgili Tespitler (1) - Ömer Öngüt
Gelibolu Subaşısı "Hâs Ahmed Beg"le İlgili Tespitler (1)
TARİHTEN SAYFALAR
Hakan Yılmaz
1 Ekim 2008

 

Za'îfî'nin "Gazavât-nâme"si
ve Arşiv Belgeleri Işığında;

Gelibolu Subaşısı
"Hâs Ahmed Beg"le İlgili Tespitler (1)

 

Osmanlı târihi, ömrünü Dîn-i mübîn'e ve Devlet-i aliyye'ye hizmete adamış sayısız kahramanlarla ve devlet büyükleriyle doludur. Bunlar arasında isimleri ve yaptıkları işler ya tamâmen unutulmuş; yâhut isimleri bilinse bile, haklarında bilgi verecek kaynaklar yok olmuş veyâ unutulmaya yüz tutmuş pek çok târihî şahsiyet yer alır.

İşte yaşadığı asırda "meşhûr", ancak bugün bizce "meçhûl" olan bu şahsiyetlerden bir tânesi de; Sultan II. Murâd Hân dönemi ümerâsından, Gelibolu subaşısı "Hâs Ahmed Beg"dir.

 

Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed'in "Gazavât-nâme"sine Göre
"Hâs Ahmed Beg" ve Rus Korsanlarına Düzenlediği Baskın:

Sultan II. Murâd Hân döneminde yaşamış ve ona hayli yakınlık kesbetmiş olan Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed, Osmanlı târihi alanında yazılmış ilk müstakil "Gazavât-nâme" örneğini teşkil eden "Gazavât-ı Sultân Murâd İbn-i Muhammed Hân" adlı mesnevîsinde, belki de Gelibolu'lu olması nedeniyle, bu eski Osmanlı beldesinin o asırdaki siyâsî ve askerî hâdiseleri ile bilinmeyen bâzı şahsiyetleri hakkında oldukça ayrıntılı tasvirlere yer vermişti.

Gelibolu subaşısı Has Ahmed Beg ve Rus harâmîlerine düzenlediği baskın hakkında, ne yaşadığı dönemi anlatan diğer iki gazavât-nâme olan anonim "Gazavât-ı Sultân Murâd"da ve Kâşifî'nin "Gazâ-nâme'-i Rûm"unda; ne de daha sonra yazılmış Osmanlı kaynaklarında herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. Şimdilik hakkındaki yegâne Osmanlı kaynağı Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed'in manzum "Gazavât-nâme"sinden ibâret olan Hâs Ahmed Beg'in, Sultan Murâd'a çok yakın bir kimse olduğunu ve o asırda Osmanlı Devleti'nin bir anlamda kilit noktası olan Gelibolu yarımadasını küffârın baskın ve taarruzlarından koruduğunu öğrenmiş oluyoruz.

Za'îfî, bizzat o asırda kaleme aldığı "Gazavât-nâme"sinde Hâs Ahmed Beg'i şöyle tasvîr eder:

"Meger ol vaktda şehrüñ şehriyârı

İşid imdi diyem, kim-idi bâri

Mukarreb kulıyıdı Gâzî Hân'uñ

Adı Hâs Ahmed'idi ol cüvânuñ

'Atâ-vü lütf-u ihsân-u sehâvet

Dahî hem hüsn-ü hulk-u hem şecâ'at

Kamûsın Hakk âña erzânî kılmış

Cihân cisminüñ ânı cânı kılmış."(1)

Gelibolu'lu Za'îfî'nin; iyi huylu, cömert, yiğit ve seçkin bir şahsiyet olduğunu belirttiği Hâs Ahmed Beg'le ilgili ayrıntılı tasvirleri, onu yakından tanıdığı izlenimini uyandıracak kadar tafsilâtlıdır. Özellikle Bozcaada önlerinde yaptığı deniz savaşından sonra, Edirne'ye getirdiği kâfirlerin Sultan Murâd'ın emriyle katledilişini anlatırken, reislerinin derisinin yüzülüşünü gözüyle gördüğünü belirtmesi,(2) Za'îfî'nin Ahmed Beg'le karşılaştığı ve anlattığı olayların bizzat içinde yer aldığı husûsunda şüpheye yer bırakmamaktadır.

Hâs Ahmed'in vasıflarını övgü dolu ifâdelerle dile getiren Za'îfî, yukarıdaki mısrâlarının hemen ardından:

"Bunuñ dâhî gazâsın diñle iy yâr!

Ki her ağacuñ bir yimişi var." diyerek,(3) onun Rus korsanlarıyla yaptığı deniz savaşına geçiş yapmıştır.

Za'îfî'nin bizzat kendi müşâhadesine dayanarak bildirdiğine göre; Sultan Murâd bir gün nedimleriyle sohbet ederken, içlerinden bir tânesi öne çıkarak pâdişâha "Ser Nikola" ve "Mîr-i Nikola" adlı Rus korsanı "iki kardaş"ın, Gelibolu açıklarında "bişer gemiyile dâyim yürü"yerek "deñizda-vü kuruda il ur"duklarını, "Midillü'den, Sakızlu'dan", hemen hemen "her ada"dan saldırarak çevredeki "müsülmânuñ gemilari"ni bastıklarını söylemiş; bölgeye "gâmiler tonadıben" hemen "âdem" gönderip halkı bu belâdan kurtarmasını istemişti.(4)

Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed "Gazavât-nâme"sinde hâdisenin devâmını şöyle aktarıyor:

"Çû Şâh-in-şâh bu sözi işitdi

İşid imdi ki ne resme iş itdi?

Buyurdı bir biti yazdılar ol-dem

Virib Ahmed Beg'e gönderdi âdem

Ki, tîz gâmilerüñ kaydını görgil

Yarâğıla demür üstinde durgıl!

Dahî şol bir harâmî kâdalânı

Gelen gâçen gemiden turgıl ânı

Ne yirde işidürseñ iki sanma

Be-cidd üstine var, hiç baña tanma!

Bu-deñlü Şâh çün-kim tenbîh itdi

Gör imdi Hâs Ahmed dâhî n'itdi?

Meger bir gün kim Ahmed Beg sabâhın

Limondın yaña dutmışıdı râhın

Varuben Lonca'da oturmışıdı

'Azebler karşusına turmışıdı

Re'îsler dâhı yir yir oturırdı

Biri-biri sözine gûş urırdı

………….

Bu fikr içindeyiken ol re'îsler

Señirdib geldi ol kâmı gören er

Didi Ahmed Beg'e: Minnet Hüzâ'ya!

Ki geldi biş gemi Bozca-adâ'ya

Harâmî gâmisidür böyle meşhûr

Ánuñ-çün yürür deryâda mestûr

Çün Ahmed ânı işitdi bu erden

'Atâlar eyledi çok sîm-ü zerden

Buyurdı tîz borı çalındı ol-dem

İçi toldı geminüñ tonlu âdem..."(5)

Rus harâmîlerinin üzerine yürümek üzre erlerine silâh ve teçhizatlarıyla kadırgalara binmelerini emreden Hâs Ahmed Beg, Za'îfî'nin bildirdiğine göre; demir almadan önce ellerini göğe kaldırmış ve kendisini kâfirlere gâlip getirmesi için Allah-u Teâlâ'ya yalvarmıştı:

"Çû kadırgâ tamâm itdi erini

Hemân Ahmed Beg aldı lengerini

Girüb deryâya yilken çekdi yâra

Niyâz itdi hem Ol Perverdigâr'a

Didi: İy cümle mahlûkuñ İlâh'ı!

Ki, Sen'sin pâdişâhlar Pâdişâh'ı

Dahî hem cümle mahlûkuñ Emîr'i

Ki düşmişüñ tapuñdur dest-gîri

Bilürem Bâb-ı lutfuñdur küşâde

Mürîd olan gelib irer murâde

Mü'essir Sen'sin iy Hakk her eserde

Bu cân-u tende-vü nûr-u basarda

Sin'iñ lutfuñ öküş, benüm günâhum

Ne-deñlü çoğısa 'afv it İlâh'um!

Eger şerh itse ihsânuñı diller

Diyemez biñde birin ây-ı yıllar

Bu-dem oldur murâdum Hazret'üñden

Çû Nâsır'sın 'atâ kıl nusretüñden

Kim ele gire ol kâfir harâmî

Emîn ola deñiz yüzi tamâmî

Bunı diyib tamâm itdi niyâzın

Gemiler dâhî irdi azın azın

Limonda gerçi kadırga çoğıdı

Ve-lîkin altısı bigi yoğıdı

Ánuñ-çün gâmi'i altı eylediler

Ki kâfir gâmisi bişdür didiler..."(6)

Kâfirlerin donanmasından daha güçlü bir donanma ve teçhîzâtla yola çıkan Hâs Ahmed Beg ve erlerinin, Bozcaada önlerine geldiklerinde korsanların tepesine nasıl bindiklerini, donanmalarını dağıtıp nasıl yerle bir ettiklerini ise Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed "Gazavât-nâme"sinde şöyle dile getirmiştir:

"Boğâz içre varıb ol-gün kalurlar

Gica içinde gör kim ne kılurlar?

Çû yakîn vardılar Bozca-adâ'ya

Salâvât virdiler çok Mustafâ'ya

Görürler kim yatur ânda kadırga

Didiler yârî kıldı Hakk Te'âlâ

Kadırga dâhî bunları görince

'Ne yir gâmisisiz?' diyû sorınca

Be-cidd bunlar dahî tiz tiz katarlar

İrib her biri bir yirden çatarlar

İki kayuk görür Türkler irişdi

Karâñu giceyidi çıkdı kaçdı

İki gökâ-vü bir kadırga alurlar

Yarındâsı yine şehre gelürler

Çû gördi Gâli-bolı halkı ânı

Sevindi kamûsınuñ cism-ü cânı

Katırgadan çıkar kâfir harâmî

İki yüz kırk kişiyidi tamâmı

Dahî çıkdı içinden biş müsülmân

Kim ânları esîr itmiş kâdalân

Didi Ahmed Beg ânlara kim: İy yâr!

Niça yıldur kim olmışsız giriftâr?

Didiler: Yidi yıldur kim bu mel'ûn

Bizi itmişdürür 'âlemde mağbûn

Cezâlar eyledi çok cânumıza

Niça kez kasd kıldı kanumıza

Yigirmi yıldurur deryâda bunlar

Gicâ gündüz harâmîlık iderler

Cihân içinde millet gerçi çokdur

Bularuñ bir-ile dostluğı yokdur

Ve-lî şükr eyleñiz dâyim Hüzâ'ya

Ki tûş itdi sizi üş-bu gazâya

Çün Ahmed Beg bu sözlari işitdi

Alıb kâfirleri Hünkâr'a gitdi

Edirnâ şehrine yakîn ki vardı

Kamû yaraklarını yine virdi

Yaraklandı nitâ kim gâmisinde

Tonanurlarıdı düşmen yüzinde

Bu vech-ile kaçan dîvâne girdi

Gören kişiler ânı vehme vardı

Çû Şâh gördi buları hamlesini

Kıruñ diyû buyurdı cümlesini

Re'îsinüñ derisin çıkardılar

Kalanınuñ kamu boynın urdılar

İşitdük gâle Lâz'uñ kıssasını

Ne oldı evvel-âhir hıssasını

Kim âdem kanın içib kanmazıdı

Soñ-ucı ne olasın sanmazıdı

Sanurdı kim hiç ele girmeyiser

İle itdügini kendü görmeyiser

Ve-lî gördüm gözüm-ile re'îsin

Diriyiken çıkardılar derisin."(7)

Gelibolu subaşısı Hâs Ahmed Beg kıssasını bu dizeleriyle sona erdiren Za'îfî, Osmanlı târih kaynakları arasında doğrudan vesîka değeri taşıyacak kadar kıymetli olan manzum "Gazavât-nâme"si dışında; ne kendi asrında, ne daha sonraki asırlarda yazılmış hiçbir Osmanlı vekâyînâmesinde ismine rastlanmayan, varlığı unutulmaya yüz tutmuş târihî bir şahsiyetin varlığından asırlar sonra bizleri haberdar ettiği gibi; onun bilinmeyen ilginç kıssasını da tüm ayrıntılarıyla gözler önüne sermektedir.

(Devam edecek)

 

(1) Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed, "Gazavât-ı Sultân Murâd İbn-i Muhammed Hân", Afyon Gedik Ahmed Paşa İl Halk Ktp. nr.: 18749/1, vr. 56b-57a.

(2) Krş. Za'îfî, a.g.e., vr. 60b.

(3) Za'îfî, a.g.e., vr. 57a.

(4) Za'îfî, a.g.e., vr. 57a-58a.

(5) Za'îfî, a.g.e., vr. 58b-59a.

(6) Za'îfî, a.g.e., vr. 59a-59b.

(7) Za'îfî, a.g.e., vr. 60a-60b.


  Önceki Sonraki  

Diğer Yazıları
TÜM YAZILAR