Osmanlı târihi, ömrünü Dîn-i mübîn'e ve Devlet-i aliyye'ye hizmete adamış sayısız kahramanlarla ve devlet büyükleriyle doludur. Bunlar arasında isimleri ve yaptıkları işler ya tamâmen unutulmuş; yâhut isimleri bilinse bile, haklarında bilgi verecek kaynaklar yok olmuş veyâ unutulmaya yüz tutmuş pek çok târihî şahsiyet yer alır.
İşte yaşadığı asırda "meşhûr", ancak bugün bizce "meçhûl" olan bu şahsiyetlerden bir tânesi de; Sultan II. Murâd Hân dönemi ümerâsından, Gelibolu subaşısı "Hâs Ahmed Beg"dir.
Sultan II. Murâd Hân döneminde yaşamış ve ona hayli yakınlık kesbetmiş olan Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed, Osmanlı târihi alanında yazılmış ilk müstakil "Gazavât-nâme" örneğini teşkil eden "Gazavât-ı Sultân Murâd İbn-i Muhammed Hân" adlı mesnevîsinde, belki de Gelibolu'lu olması nedeniyle, bu eski Osmanlı beldesinin o asırdaki siyâsî ve askerî hâdiseleri ile bilinmeyen bâzı şahsiyetleri hakkında oldukça ayrıntılı tasvirlere yer vermişti.
Gelibolu subaşısı Has Ahmed Beg ve Rus harâmîlerine düzenlediği baskın hakkında, ne yaşadığı dönemi anlatan diğer iki gazavât-nâme olan anonim "Gazavât-ı Sultân Murâd"da ve Kâşifî'nin "Gazâ-nâme'-i Rûm"unda; ne de daha sonra yazılmış Osmanlı kaynaklarında herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. Şimdilik hakkındaki yegâne Osmanlı kaynağı Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed'in manzum "Gazavât-nâme"sinden ibâret olan Hâs Ahmed Beg'in, Sultan Murâd'a çok yakın bir kimse olduğunu ve o asırda Osmanlı Devleti'nin bir anlamda kilit noktası olan Gelibolu yarımadasını küffârın baskın ve taarruzlarından koruduğunu öğrenmiş oluyoruz.
Za'îfî, bizzat o asırda kaleme aldığı "Gazavât-nâme"sinde Hâs Ahmed Beg'i şöyle tasvîr eder:
"Meger ol vaktda şehrüñ şehriyârı
İşid imdi diyem, kim-idi bâri
Mukarreb kulıyıdı Gâzî Hân'uñ
Adı Hâs Ahmed'idi ol cüvânuñ
'Atâ-vü lütf-u ihsân-u sehâvet
Dahî hem hüsn-ü hulk-u hem şecâ'at
Kamûsın Hakk âña erzânî kılmış
Cihân cisminüñ ânı cânı kılmış."(1)
Gelibolu'lu Za'îfî'nin; iyi huylu, cömert, yiğit ve seçkin bir şahsiyet olduğunu belirttiği Hâs Ahmed Beg'le ilgili ayrıntılı tasvirleri, onu yakından tanıdığı izlenimini uyandıracak kadar tafsilâtlıdır. Özellikle Bozcaada önlerinde yaptığı deniz savaşından sonra, Edirne'ye getirdiği kâfirlerin Sultan Murâd'ın emriyle katledilişini anlatırken, reislerinin derisinin yüzülüşünü gözüyle gördüğünü belirtmesi,(2) Za'îfî'nin Ahmed Beg'le karşılaştığı ve anlattığı olayların bizzat içinde yer aldığı husûsunda şüpheye yer bırakmamaktadır.
Hâs Ahmed'in vasıflarını övgü dolu ifâdelerle dile getiren Za'îfî, yukarıdaki mısrâlarının hemen ardından:
"Bunuñ dâhî gazâsın diñle iy yâr!
Ki her ağacuñ bir yimişi var." diyerek,(3) onun Rus korsanlarıyla yaptığı deniz savaşına geçiş yapmıştır.
Za'îfî'nin bizzat kendi müşâhadesine dayanarak bildirdiğine göre; Sultan Murâd bir gün nedimleriyle sohbet ederken, içlerinden bir tânesi öne çıkarak pâdişâha "Ser Nikola" ve "Mîr-i Nikola" adlı Rus korsanı "iki kardaş"ın, Gelibolu açıklarında "bişer gemiyile dâyim yürü"yerek "deñizda-vü kuruda il ur"duklarını, "Midillü'den, Sakızlu'dan", hemen hemen "her ada"dan saldırarak çevredeki "müsülmânuñ gemilari"ni bastıklarını söylemiş; bölgeye "gâmiler tonadıben" hemen "âdem" gönderip halkı bu belâdan kurtarmasını istemişti.(4)
Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed "Gazavât-nâme"sinde hâdisenin devâmını şöyle aktarıyor:
"Çû Şâh-in-şâh bu sözi işitdi
İşid imdi ki ne resme iş itdi?
Buyurdı bir biti yazdılar ol-dem
Virib Ahmed Beg'e gönderdi âdem
Ki, tîz gâmilerüñ kaydını görgil
Yarâğıla demür üstinde durgıl!
Dahî şol bir harâmî kâdalânı
Gelen gâçen gemiden turgıl ânı
Ne yirde işidürseñ iki sanma
Be-cidd üstine var, hiç baña tanma!
Bu-deñlü Şâh çün-kim tenbîh itdi
Gör imdi Hâs Ahmed dâhî n'itdi?
Meger bir gün kim Ahmed Beg sabâhın
Limondın yaña dutmışıdı râhın
Varuben Lonca'da oturmışıdı
'Azebler karşusına turmışıdı
Re'îsler dâhı yir yir oturırdı
Biri-biri sözine gûş urırdı
………….
Bu fikr içindeyiken ol re'îsler
Señirdib geldi ol kâmı gören er
Didi Ahmed Beg'e: Minnet Hüzâ'ya!
Ki geldi biş gemi Bozca-adâ'ya
Harâmî gâmisidür böyle meşhûr
Ánuñ-çün yürür deryâda mestûr
Çün Ahmed ânı işitdi bu erden
'Atâlar eyledi çok sîm-ü zerden
Buyurdı tîz borı çalındı ol-dem
İçi toldı geminüñ tonlu âdem..."(5)
Rus harâmîlerinin üzerine yürümek üzre erlerine silâh ve teçhizatlarıyla kadırgalara binmelerini emreden Hâs Ahmed Beg, Za'îfî'nin bildirdiğine göre; demir almadan önce ellerini göğe kaldırmış ve kendisini kâfirlere gâlip getirmesi için Allah-u Teâlâ'ya yalvarmıştı:
"Çû kadırgâ tamâm itdi erini
Hemân Ahmed Beg aldı lengerini
Girüb deryâya yilken çekdi yâra
Niyâz itdi hem Ol Perverdigâr'a
Didi: İy cümle mahlûkuñ İlâh'ı!
Ki, Sen'sin pâdişâhlar Pâdişâh'ı
Dahî hem cümle mahlûkuñ Emîr'i
Ki düşmişüñ tapuñdur dest-gîri
Bilürem Bâb-ı lutfuñdur küşâde
Mürîd olan gelib irer murâde
Mü'essir Sen'sin iy Hakk her eserde
Bu cân-u tende-vü nûr-u basarda
Sin'iñ lutfuñ öküş, benüm günâhum
Ne-deñlü çoğısa 'afv it İlâh'um!
Eger şerh itse ihsânuñı diller
Diyemez biñde birin ây-ı yıllar
Bu-dem oldur murâdum Hazret'üñden
Çû Nâsır'sın 'atâ kıl nusretüñden
Kim ele gire ol kâfir harâmî
Emîn ola deñiz yüzi tamâmî
Bunı diyib tamâm itdi niyâzın
Gemiler dâhî irdi azın azın
Limonda gerçi kadırga çoğıdı
Ve-lîkin altısı bigi yoğıdı
Ánuñ-çün gâmi'i altı eylediler
Ki kâfir gâmisi bişdür didiler..."(6)
Kâfirlerin donanmasından daha güçlü bir donanma ve teçhîzâtla yola çıkan Hâs Ahmed Beg ve erlerinin, Bozcaada önlerine geldiklerinde korsanların tepesine nasıl bindiklerini, donanmalarını dağıtıp nasıl yerle bir ettiklerini ise Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed "Gazavât-nâme"sinde şöyle dile getirmiştir:
"Boğâz içre varıb ol-gün kalurlar
Gica içinde gör kim ne kılurlar?
Çû yakîn vardılar Bozca-adâ'ya
Salâvât virdiler çok Mustafâ'ya
Görürler kim yatur ânda kadırga
Didiler yârî kıldı Hakk Te'âlâ
Kadırga dâhî bunları görince
'Ne yir gâmisisiz?' diyû sorınca
Be-cidd bunlar dahî tiz tiz katarlar
İrib her biri bir yirden çatarlar
İki kayuk görür Türkler irişdi
Karâñu giceyidi çıkdı kaçdı
İki gökâ-vü bir kadırga alurlar
Yarındâsı yine şehre gelürler
Çû gördi Gâli-bolı halkı ânı
Sevindi kamûsınuñ cism-ü cânı
Katırgadan çıkar kâfir harâmî
İki yüz kırk kişiyidi tamâmı
Dahî çıkdı içinden biş müsülmân
Kim ânları esîr itmiş kâdalân
Didi Ahmed Beg ânlara kim: İy yâr!
Niça yıldur kim olmışsız giriftâr?
Didiler: Yidi yıldur kim bu mel'ûn
Bizi itmişdürür 'âlemde mağbûn
Cezâlar eyledi çok cânumıza
Niça kez kasd kıldı kanumıza
Yigirmi yıldurur deryâda bunlar
Gicâ gündüz harâmîlık iderler
Cihân içinde millet gerçi çokdur
Bularuñ bir-ile dostluğı yokdur
Ve-lî şükr eyleñiz dâyim Hüzâ'ya
Ki tûş itdi sizi üş-bu gazâya
Çün Ahmed Beg bu sözlari işitdi
Alıb kâfirleri Hünkâr'a gitdi
Edirnâ şehrine yakîn ki vardı
Kamû yaraklarını yine virdi
Yaraklandı nitâ kim gâmisinde
Tonanurlarıdı düşmen yüzinde
Bu vech-ile kaçan dîvâne girdi
Gören kişiler ânı vehme vardı
Çû Şâh gördi buları hamlesini
Kıruñ diyû buyurdı cümlesini
Re'îsinüñ derisin çıkardılar
Kalanınuñ kamu boynın urdılar
İşitdük gâle Lâz'uñ kıssasını
Ne oldı evvel-âhir hıssasını
Kim âdem kanın içib kanmazıdı
Soñ-ucı ne olasın sanmazıdı
Sanurdı kim hiç ele girmeyiser
İle itdügini kendü görmeyiser
Ve-lî gördüm gözüm-ile re'îsin
Diriyiken çıkardılar derisin."(7)
Gelibolu subaşısı Hâs Ahmed Beg kıssasını bu dizeleriyle sona erdiren Za'îfî, Osmanlı târih kaynakları arasında doğrudan vesîka değeri taşıyacak kadar kıymetli olan manzum "Gazavât-nâme"si dışında; ne kendi asrında, ne daha sonraki asırlarda yazılmış hiçbir Osmanlı vekâyînâmesinde ismine rastlanmayan, varlığı unutulmaya yüz tutmuş târihî bir şahsiyetin varlığından asırlar sonra bizleri haberdar ettiği gibi; onun bilinmeyen ilginç kıssasını da tüm ayrıntılarıyla gözler önüne sermektedir.
(Devam edecek)
(1) Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed, "Gazavât-ı Sultân Murâd İbn-i Muhammed Hân", Afyon Gedik Ahmed Paşa İl Halk Ktp. nr.: 18749/1, vr. 56b-57a.
(2) Krş. Za'îfî, a.g.e., vr. 60b.
(3) Za'îfî, a.g.e., vr. 57a.
(4) Za'îfî, a.g.e., vr. 57a-58a.
(5) Za'îfî, a.g.e., vr. 58b-59a.
(6) Za'îfî, a.g.e., vr. 59a-59b.
(7) Za'îfî, a.g.e., vr. 60a-60b.