• Melekler Allah-u Teâlâ’nın yarattığı, mümin, mükerrem, masum, ruhâni ve nûrâni kullarıdır.
Meleklere iman etmek, iman esasları arasında mühim bir yer tutar. Bütün peygamberlere dini hükümler vahiy yoluyla ve melek vasıtası ile ulaştırıldığı için; meleklere inanmamak, peygamberleri, getirdikleri kitapları ve tebliğ ettikleri dini inkâr etmek demektir.
Âyet-i kerime’de:
“Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, uzak bir sapıklığa düşmüştür.” (Nisâ: 136)
• Kur’an-ı kerim’de meleklere inanmanın farz olduğunu gösteren Âyet-i kerime’ler vardır:
“Müminlerden her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı.” (Bakara: 285)
“Asıl iyilik o kimsenin iyiliğidir ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, peygamberlere inanır.” (Bakara: 177)
• Melekler ve özellikleri hakkında en sağlam bilgiler Kur’an-ı kerim’den ve Hadis-i şerif’lerden alınmaktadır. Melekler hakkında doksan kadar Âyet-i kerime mevcuttur.
İnsanlardan önce yaratılmışlardır. Çünkü Allah-u Teâlâ insanı yaratacağını ve insanı yeryüzünde halife kılacağını onlara haber vermiştir.
Allah-u Teâlâ’ya asla isyan etmezler, emrinden çıkmazlar. Hangi iş için yaratılmış iseler yorulmadan usanmadan o işi yaparlar. Daima ibadet ve taat ile meşgul oldukları için mânevî bir haz içindedirler, haşyet ve korku içinde bulunurlar.
Nitekim Âyet-i kerime’lerde:
“Onlar Allah’ın kendilerine verdiği emirlerine isyan edip karşı gelmezler ve emrolundukları buyrukları yerine getirirler.” (Tahrim: 6)
“O’nun huzurunda bulunanlar, O’na kulluk etmekten büyüklenmezler ve usanmazlar. Hiç ara vermeksizin, bıkıp usanmaksızın gece gündüz tesbih ederler.” (Enbiyâ: 19-20)
“Üstlerinde olan Rabb’lerinden korkarlar ve emredildikleri şeyleri yaparlar.” buyurulmaktadır. (Nahl: 50)
Onların şerre kabiliyetleri yoktur, yaratılışlarında itaat vardır.
Kur’an-ı kerim’de insanların topraktan, cinlerin ve şeytanın ateşten yaratıldıkları beyan buyurulmakta ise de, meleklerin neden yaratıldıkları açık olarak bildirilmemiş; Hadis-i şerif’te nurdan yaratıldıkları haber verilmiştir.
Ağırlıkları yoktur, bulundukları yerde bir mekân işgal etmezler.
• Nûrdan yaratıldıkları için gözle görülmezler. Görünmüş olsalar insanlar dayanamazlardı.
Nitekim Âyet-i kerime’de:
“Eğer peygamberleri melekten gönderseydik, insan şeklinde gönderirdik.” buyuruluyor. (En’âm: 9)
Yaratıldıkları hâl üzere ancak peygamberler görebilir. Aslî şekillerinden çıkıp insan şekline girerlerse diğer insanlar tarafından görülmeleri mümkün olabilir.
Cebrâil Aleyhisselâm’ın Mescid-i nebevi’ye insan şeklinde gelerek iman, İslâm ve ihsanın tariflerinin yapıldığı, başta Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- olmak üzere orada hazır olan diğer Sahabe-i kiram tarafından görülmesi buna delildir.
• Melekler Allah-u Teâlâ’nın emir ve izni ile çeşitli kılık ve şekillere bürünebilirler. Peygamberler melekleri bazen hakiki suretiyle bazen de muhtelif şekillerde görmüşlerdir.
Cebrâil Aleyhisselâm Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e bazen Ashâb-ı kiram’dan Dıhye’tül-Kelbî -radiyallahu anh- şeklinde görünmüş, bazen de kimsenin tanımadığı bir insan şeklinde gelmiştir. Ufku kaplamış olduğu halde göründüğü de olurdu.
Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm’a bir oğlu olacağını müjdelemek için gelen melekler insan şeklinde gelmişlerdi. Hatta onları misafir sanarak, kendilerine yemek hazırlamıştı.
Hazret-i Lut Aleyhisselâm’a ise genç ve güzel delikanlı suretinde gelmişlerdi.
Cebrâil Aleyhisselâm, Hazret-i Meryem vâlidemize bir insan şeklinde görünmüştür.
• Melekler son derece süratli, güçlü ve kuvvetli varlıklardır. Bir an içinde yerleri gökleri dolaşabilirler, çok kısa zamanda çok uzak mesafelere gidebilirler.
Bir Âyet-i kerime’de:
“Melekler ve Ruh (Cebrâil) oraya miktarı (dünya senesi ile) elli bin yıl olan bir günde yükselip çıkarlar.” buyuruluyor. (Meâric: 4)
Onların gelip gitmesi ve inip çıkması insanlarınkine benzemez. Allah-u Teâlâ dilediği zaman dilediği şekilde onları dolaştırır.
• Arş-ı âzam dört melek tarafından taşınmaktadır, kıyamet gününde ise bu meleklerin sayısı sekiz olacaktır.
Âyet-i kerime’de şöyle buyurulur:
“O gün Rabb’inin arşını onlardan başka sekiz melek yüklenir.” (Hakkâ: 17)
Arş-ı âzam Allah-u Teâlâ’nın yarattıklarının en büyüğüdür, Kürsî’yi de kaplamıştır.
Bir kısım melekler de arşı tavaf ederler.
Bir Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:
“Melekleri görürsün ki Rabb’lerini hamd ile tesbih ederek Arş’ın etrafını kuşatmışlardır.” (Zümer: 75)
• Meleklerin kanatları vardır. Hayatları da kanatları da ruhânidir, kendilerine göredir. Kanat sayısı vazife ve işlerine göre değişmektedir.
Âyet-i kerime’de:
“Hamd gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı olmak üzere elçiler yapan Allah’a mahsustur. Yaratmada dilediği kadar fazlalaştırır. Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir.” buyuruluyor. (Fâtır: 1)
Bu kanatların mahiyetini ancak Allah-u Teâlâ ve onları gören peygamberler bilebilir. Bizim tasavvurumuzun haricindedir.
• Melekler sayılamayacak kadar çoktur. Semâ, meleklerin çokluğundan gıcırdamaktadır. Göklerde ayak basacak bir yer yoktur ki; orada secdeye kapanmamış veya rükûya varmamış bir melek bulunmasın.
• Melekler yemezler içmezler, uyumazlar, erkeklik ve dişilikleri yoktur. Kıyamete kadar Allah-u Teâlâ’nın müsadesi ile hayatta olurlar, kıyametin kopmasıyla insanlar gibi onlar da ölürler. İkinci surdan sonra vazifelerini yapmaları için tekrar dirilirler.