Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ - Bürûc Sûre-i Şerif’inin Tefsiri (2) - Ömer Öngüt
Bürûc Sûre-i Şerif’inin Tefsiri (2)
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ
Dizi Yazı - Tefsir
1 Mart 2008

 

Bürûc Sûre-i Şerif’inin Tefsiri (2)

 

Gerçek İntikam Sahibi:

Allah-u Teâlâ peygamberlerinin ve dostlarının düşmalarını nasıl cezâlandıracağını Kelâm-ı kadîm’inde beyan buyurmaktadır:

“Şüphesiz ki Rabb’inin yakalaması çok şiddetlidir.”(Bürûc: 12)

Allah-u Teâlâ daha önce bir yaratma olmadan ilk olarak yaratır. Yaratmaya ancak O başlayabilir. Olmayanı ancak O meydana getirir. Yaratma işini bütün yönleriyle O ortaya koyabilir.

“Bilin ki O, ilk olarak yaratır ve tekrar eder.” (Bürûc: 13)

Yaratılışı bir noktadan başlatır ve bir sonuca ulaştırır. Sonra yeni baştan yaratmayla, başka bir âlemde onu yeniden diriltip iâde eder. Bu durum netice olarak şu gerçeği ortaya koyar:

“O çok bağışlayan, çok sevendir.” (Bürûc: 14)

Mağfireti pek çok, merhameti engin olan Allah-u Teâlâ, itaatkâr kullarını çok sever, sevilmeye en çok lâyık olan da O’dur.

“Şerefli Arş’ın sahibidir.” (Bürûc: 15)

İnsanın akıl ve hayalinin almayacağı bir azamete sahip olan Arş-ı âzam ve diğer yaratıklar üzerindeki hâkimiyet O’na âittir.

“Dilediğini mutlaka yapandır.” (Bürûc: 16)

Ne dilerse dilediği gibi yapar, dilediğini dilediği şekilde yaptırmaya muktedirdir.

İradesi hiç şaşmaz. Yok etmek istediklerini muhakkak yok eder, kurtuluşa erdirmek istediklerini de kesinlikle kurtuluşa erdirir.

“Firavun ve Semud ordularının haberi sana gelmedi mi?” (Bürûc: 17-18)

Kendilerine hidayet rehberi olarak gönderilen peygamberine iman etmeyen, hükümleri ile amel etmeyen her milletin âkıbetinin bu gibi felâket olacağı şüphesizdir.

“Hayır! O kâfirler yalanlayıp dururlar.” (Bürûc: 19)

Bu her asrın inatçı kâfirlerine şâmildir. Onlar da eskilerin inkârlarından daha beter olan bu inkârlarında devam ederek korkunç sonlarını kendi elleriyle hazırlamaktadırlar.

“Oysa Allah, onları arkalarından kuşatmıştır.” (Bürûc: 20)

Kaçıp kurtulabilecek bir yer bulamayacaklardır.

“Hayır! O şerefli bir Kur’an’dır.” (Bürûc: 21)

Öyle kerim bir Kur’an ki, Allah-u Teâlâ’nın en son ve en büyük kitabıdır. Bir tek Âyet-i kerime’sine bile inanmayan kimse, kendi nefsini ilâh edinmiş, arzularını hüküm yerine koymaya çalışmış, bunun için de kâfir olmuştur. İman eden müslümandır, iman etmeyen kâfirdir.

Öyle hakîm bir Kur’an’dır ki, Allah-u Teâlâ’nın koruması sayesinde bozulmaktan, yanlışlıktan korunmuştur.

“Levh-i mahfuz’dadır.” (Bürûc: 22)

Onun aslı ümmü’l-kitap olan Allah’ın ilmindedir. Bunun içindir ki tahrif ve tebdilden her bakımdan muhafaza olunmuştur.

Âlemin yaratılışından kıyamete kadar ne olup bitecekse, büyük ve küçük, gizli ve açık, görünmeyen ve görünen, düşünülen ve hissedilen, hayat ve ölüm, olmuş ve olacak her şey bütün genişliği ve inceliğiyle Allah-u Teâlâ’nın ilmindedir. Bütün her şeyi bildiği gibi, hepsi de apaçık bir Kitap’ta, Levh-i mahfuz’da nakşedilmiştir.


  Önceki Sonraki