Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
GÜNDEM - Yapmak İstedikleri Şey; "Devletsiz Bir İslâm Dünyası"dır! - Ömer Öngüt
Yapmak İstedikleri Şey; "Devletsiz Bir İslâm Dünyası"dır!
GÜNDEM
Uğur Kara
1 Şubat 2008

 

Yapmak İstedikleri Şey;
"Devletsiz Bir İslâm Dünyası"dır!

Küresel bir tepişme var. "Küresel Çete" bizi bu tepişmede kendi yanında kullanmak istiyor.
Halbuki bu "çete"nin bizim için de bir planı var!

 

Türkiye konumu itibari ile ekonomik, siyasî, askerî bütün küresel gelişmelerden bir şekilde etkileniyor, ve bu gelişmeleri etkiliyor.

Rus Genelkurmay Başkanı "Partnerlerimiz" diye tabir ettiği Batı blokunu nükleer silah kullanmakla tehdit ederken; yahut Amerika Ortadoğu petrolleri için taşeron ararken; veya Amerika Darfur'a müdahele edip etmemeyi tartışırken; ya da Fransa Kıbrıs'ta bir üs kurmayı hayal ederken; ve hatta küresel kumar ve faiz şebekesi pozisyonunu tayin etmeye çalışırken Türkiye bir şekilde masanın üzerine geliyor.

Bu yüzden ülke olarak bütün küresel gelişmeleri takip etmek, küresel güçlerin plan ve oyunlarını tahmin etmek gibi ağır bir sorumluluğumuz var.

Bu tahminleri yapabilmek için birinci olarak küresel güç merkezlerinin ismini doğru saymamız ve etkilerinin çerçevesini doğru analiz etmemiz gerekiyor. İkinci olarak direkt veya dolaylı olarak Türkiye'yi etkileyen hususlarda ne gibi bir planları olduğunu ortaya koyabilmemiz lazım.

 

Küresel Güç Merkezleri:

Son yıllarda ABD'nin akıl ve mantıkla bağdaştırılamaz işgal ve hareketleri artık iyice ortaya çıkarmıştır ki, dünyayı yönetmek, şekillendirmek, sömürmek isteyen güçler devletlerden ibaret değildir. Bu konularda birçok kitaplar da yazıldı. Kimisi "Gizli Dünya Devleti" dedi, kimisi "İllimunati" dedi. Ancak herkes gizli ve etkili bir örgütlenmenin varlığına işaret etti.

Dikkat ederseniz "Dünyanın süper gücü" diye diye bir yere koyamadıkları Amerika kendi ulusal çıkarlarını heder etme pahasına İsrail ve yahudi çıkarlarına hizmet etmeye çalışmaktadır.

Hususiyetle Amerika'yı ve Batı kaynaklı küresel sermayeyi yönlendiren gücün Amerika ve İsrail'de konuşlu bulunan gizli bir yahudi komitesi olduğunu tahmin etmek mümkündür.

İsrail ve Amerika; küresel yahudi sermayesi (finans sektörü, petrol, ilaç, kimya, silah sanayii, filim endüstrisi, medya); dünyadaki hemen bütün ülkelere yayılmış olan semitik-masonik tarikat ve gizli teşkilatlar bu komitenin altındadır.

Şubat ayında Ortadoğu turuna çıkan Bush İsrail'de uçaktan iner inmez yaptığı konuşmada "Ülkelerimiz arasındaki ittifak, İsrail'in bir yahudi devleti olarak güvenliğini teminat altına alıyor." ifadesini kullandı.

Bir kısmımız Osmanlı'yı "Ümmet devleti" diye aşağılarken adamlar Osmanlı'dan yüz yıl sonra bunları söylüyor.

Amerika ve İsrail bu komiteye bağlıdır. Küresel yahudi sermayesi bu komitenin tabi üyesidir.

Sömürge yıllarından kalma hıristiyan Avrupa-Amerika sermayesine hükmeden aristokrat sınıf bu komite ile kavga etmeyi göze alamadığı için komitenin dümen suyuna girmiştir.

Dünyadaki bu küresel gücün etkisi doğu ülkelerinin inkişafı ve sermaye birikimi sebebiyle sarsılmaktadır. Dünya yeni bir devreye girmiş bulunmaktadır. Yaşanan gizli savaşları ve mücadeleleri analiz eden birçok yorumcu önümüzdeki yıllarda büyük çöküşler ve büyük savaşlar beklediklerini söylemektedir.

Bu komitenin esas gücü para ve medya gibi değerlere hükmetmesinden gelmiyor. Esas güç gizli ve örgütlü hareket etmelerinden geliyor. Paraya, medyaya hükmeder hale gelmeleri de bu örgütlü ve gizli teşkilatlanmanın bir ürünüdür. Dünyanın hemen her ülkesinde menfaatine düşkün, kiralık kimseleri kurdukları paravan gizli örgütlerle ana merkeze bağlamışlardır. Bu şekilde ülkelerin siyasetinde, milletlerin geleceğinde söz sahibi olabilmişlerdir.

Dünyada devlet mekanizmasına ve toplumsal düzene fazla nüfuz edemedikleri bazı ülkeler var. "Bağımsız ülke" sıfatını sadece bu ülkeler hakediyor. Çin, Rusya, İran rakip devlet konumundalar. Almanya, Japonya, ortada hareket ederken, İngiltere, İsveç gibileri kendilerini bunların yanında konumlandırmışlardır.

Almanya, Japonya gibi ülkeler ise İkinci Dünya Savaşı'nın yenik devletleri olmaları hasebiyle kendilerini rakip olarak konumlandırmaya cesaret edemedikleri için bağımsızlıkları sınırlı kalmaktadır.

Bu saydığımız ülkelerin en büyük ortak özelliği kendi ülke yönetimini kendi çıkarlarına göre konumlayabilmeleridir.

Japonya'da yıllar sonra biraz milliyetçi bir karakterin (dışarıya asker göndermek gibi Japonya'ya ait tabuları yıkmak üzere) başbakan olması, Almanya'da Amerikan muhalifi sol iktidarın yerini Merkel'e terketmesi veyahut İngiltere'nin Bush'un maymunu lakaplı başbakanı Blair'in bugün-yarın diye diye yakın zamanda yerini ABD'ye daha soğuk olduğu söylenen İskoç kökenli Gordon Brown'a terketmesi (İskoçya'da bağımsızlık taraftarı kuvvetli bir parti olduğunu da hesaba katın) gibi olayları siz sıradan iktidar değişimleri olarak da okuyabilirsiniz.

Çin'deki iktidar değişimlerinde kimsenin gıkı çıkamıyor. Biraz Rusya'yı karıştırmaya çalışıyorlar. Orada da Putin ipleri iyice ele aldı. Çin çatışma dili kullanmadan derinden ve hızlı gidiyor. Rusya bu küresel çete kendi hinterlantına fazlasıyla müdahil olduğu için daha agresif ve hırçın. Rus-Amerikan gerginliğini iyi takip etmek lâzım.

Fransa "büyük devlet"çilik oynamayı seviyor. Ancak kendi iktidarını kendi dizayn etme becerisi yok. Vatikan gibi küresel bir şebeke dahi aynı şekilde. Adamlar buralara bile nüfuz edebiliyorlar. (Laik Fransa'nın yahudi başkanı Sarkozy Vatikan'a gidip Papa'nın katıldığı bir törende "Onursal piskopos" ünvanı aldı.)

Tabir caizse küresel bir tepişme başladı.

 

Küresel Tepişme'nin Sonu:

Çin elindeki büyük döviz rezervi ile ABD'nin en korkulu rüyalarından. Çin dolardan vazgeçme niyetini açıkladı. Amerika'ya destek Sarkozy'den geldi. Fransa "Bu savaş demek" dedi, Çin geri adım attı. Suudi Arabistan körfez sermayesinin de desteği ile 1 trilyon dolara yakın bir fon oluşturup bunu yönetme planları yapıyor. Bush, Sarkozy soluğu Arabistan'da aldı. İran, Rusya, Venezuella dolarla petrol satışını durdurdu. Amerika çöküşü durdurmaya çalışıyor. Ancak küresel sanal ekonomi tıkanma noktasına geldi. Hemen tüm işaretler ve yorumlar 2008 yılının zorlu geçeceğini gösteriyor.

Biraz da bu yüzden Amerika'nın yeni bir savaş başlatma ihtimali kuvvetli.

TÜSİAD Başkanı bile "Dünya ekonomisi krize doğru gidiyor, tartışmaları bırakalım diye açıklama yaptı.

 

Küresel Çete'nin Ortadoğu Planı:

Küresel çetenin bir Ortadoğu planı var. Ve bu plan küresel tepişmenin en büyük sebeplerinden birisi.

Türkiye kendisini de ilgilendiren bu planın "Büyük Ortadoğu Projesi"nin eş başkanı.

Şimdi bu plan nedir? Onu ortaya koymamız lâzım.

 

"BOP",
"Devletsiz Bir İslâm Dünyası" Projesidir:

Şimdi şu Ortadoğu projesi falan filan denilen projeyi anlamaya ve anlamlandırmaya çalışan insanların anlayamadığı bir şey var.

Adamlar İslâm dünyasında, Ortadoğu'da bölgesel bir güç ya da kuvvetli bir devlet istemiyorlar. Afganistan'da, Irak'ta yapılan, Pakistan'da epey yol katedilen, İran'da yapılmak istenen, Pakistan'da yapılanın bir benzeri Türkiye'de bir türlü becerilemeyen plan bu: Devletsiz veyahut küçük devletlere bölünmüş bir İslâm dünyası.

Irak'ta işlerin bir türlü yoluna girmeyişinin en büyük sebebi de bu. Amerikan bürokrasisi işgal edilen bir yerdeki devlet düzeninin devamı için ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyor. Bu konuda tecrübesi var. Ancak Irak'ta Baas partisi mensubu bahanesi ile bütün devlet memurlarını işten attılar. Geriye ortada kaos kaldı. Dolayısı ile bugünkü durumun bilinçli bir tercih olduğunu söylemek zorundayız.

"Büyük Kürt Devleti" çalışmalarının da tek bir sebebi olabilir: Aynı Amerika'da olduğu gibi bu devletin bütün hayat damarlarını ellerinde tutarlar, ancak o zaman böyle bir devlete izin verirler.

Böyle bir imkân bulamazlarsa Kürtlere diyecekleri ilk şey "Biraz şöyle çekilin, Ermenilere yer açın." demek olacaktır.

Türkiye'ye diş geçirmekte zorlandıkları için bu plan biraz aksadı. Şimdi ikinci yolu deniyorlar. Dost görünmeye çalışıyorlar. Biz de balıklama atlıyoruz. Amerika ağzımıza petrol çaldı, uranyum çaldı diye seviniyoruz.

Pakistan'da bilerek-bilmeyerek Müşerref'in ayağına sabun koyduk. İran meselesi ona keza.

Bu küresel çeteciler karşılarında sağlam duran ülkelere diş geçiremiyor. Bunlardan korkup da anlaşmaya çalışanlara ise bir güzel nüfuz ediyorlar. Elini veren kolunu kurtaramıyor. Biz elimizi Amerika'ya verdik, bakalım arkasından ne gelecek?

Bu "Batı" denilen sömürgeci vahşilerin, "Çatal dilli beyaz adam"ın ne zaman sözünde durduklarını gördünüz ki?


  Önceki Sonraki