Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 166.SAYI - Ömer Öngüt
166.SAYI, Temmuz 2007
Hakikat 166. Sayı

Bismillahirrahmanirrahim

"Allah-u zül-celâl vel-kemâl Hazretleri'ne; O'nun sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez-tükenmez hamd-ü senâlar olsun.

Peygamberimiz Efendimiz'e, onun diğer peygamber kardeşlerine, hepsinin Âl ve Ashâb-ı kiram'ına, etbâına, ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olup izinden gidenlere; sonsuzların sonsuzuna kadar salât-ü selâmlar olsun."

 

Siyaset esas itibari ile ülke idaresi, diplomasi gibi mühim vazifeleri işaret eden şümullü bir kelimedir.

Ancak bugünkü zamanda siyaset denilince akla, makam, mevkî, menfaat gibi süflî arzularını temin etmek için didişen topluluklar akla gelir. Yalan, dolan, arsızlık, hırsızlık her türlü kötülüğün hüküm sürdüğü bu düzene biz “Siyah-set” diyoruz.

Bir de “Küfrü hoş görme” küfrü ile memleketi küffara peşkeş çekme ihânetinin de siyaset adı altında yürütülmesi “Siyah-set” karanlığına en koyu bir karanlık katmıştır. Zira bu karanlığın telafisi çok zordur, bu ihânetin zararı çok daha büyüktür.

Hiç şüphe yok ki imanlı, vicdanlı namuslu insanlar da mevcut. Bunlara aslâ sözümüz olmaz.

Ve fakat ekserisinin durumu şöyledir:

Sermayesi yalandır ve hemen dolan. Niçin yalan söylüyor? Yediği haram, giydiği haram. Bu haramların icraatı budur. Ondan başka ne beklenir?

Ve sonra hemen dolanır.

Şayet mebus olursa sanki o sözleri o söylememiş, sanki o vaadlerde aslâ bulunmamış. Niçin? Çünkü artık arzusuna kavuştu. O bütün vaadler oraya oturuncaya kadar idi.

Propaganda meydanlarında bir numara müslümanlar.

Meclise girdiği zaman da dinine, vatanına, millet ve memlekete namusu ve şerefi üzerine yemin ediyorlar. Sonra sandalyeye oturduğu zaman bunları hiç söylememiş gibi dini ve namusu çiviye asar, kıpkızıl bir kâfir olarak gezer.

Bunlar, mecliste yemin ederken vatanına ihânet etmek için mi, küffara yardım edeceklerine dair mi yemin ediyorlar? Zira diyar diyar gezip küfrü hoş göstermeye çalışıyorlar. Demek ki bunların yemini bu imiş.

Onların yaptığı siyaset midir? Her hayra engel olan siyah-set midir? Bir de bu devletten, milletten maaş alıyorlar. Ama milletin aleyhine çalışıyorlar. Bu vatan hâinliği değil de nedir?

Aldıkları paralarla yaşadıkları refah hayatları veren bu millete mi hizmet ediyorlar, yoksa milletin parasıyla yaşadıkları bu refahla küfre hizmet, vatana ihânet mi ediyorlar? Bu paraları küffara hizmet için, dine, vatana ihânet etmek için mi alıyorlar?

Bunlar iki yüzlü münafık değil de nedir?

Bunları nasıl tanırsınız?

Papaları öldü mü hepsi koşarlar. Ermeni, yahudi öldü mü cenazelerine giderler. Mehmetçik şehit olduğu zaman “Bize ne!” derler. Bizden değil bu!

Bunların yaptığı siyaset midir? Siyah-set midir? Her hayra engel olan siyah-settir.

Mebus namzedi arkadaşına der ki: “Sen oturma, ben oturayım!”

Onu seçen halka da der ki: “Sen öl, ben yaşayayım!”

Bütün hazineyi aralarında taksim etseler yine de az gelir. Ve fakat millet açmış, maaşını alamamış, onların umurunda bile değil.

Din, iman, vicdan, millet, memleket ne gerek sana! Otur koltuğuna, doldur cebini, salla başını al maaşını! Memleketi düzeltmek sana mı kalmış?

Bir bakarsınız fakir sofralarında boy gösterir, bir bakarsınız milletin parası ile en görkemli binaları en gösterişli makam odalarını inşa etmiştir.

Kendi yandaşlarını zengin etmek için devlet kasasının zarar etmesine göz yumar. Kendi yandaşlarının, kendi partisinin adamlarının hırsızlıklarına göz yumar, örtbas eder. Hakikati, hırsızları ifşa eden milletvekillerine partiye zarar veriyorsun diye ceza verir.

Cehennem namzetleri de boş durmaz çalışır. Amma onlar şöyle çalışır: Çalabildiği kadarını çalar, işi o, çalamadığını kanun çıkartarak cebine doldurur. Onların çalışması kanunu değiştirmek ve hazineyi ceplerine koymaktır. Onlar da bunun için çalışır.

Onun içindir ki millet olarak bu hâle geldik.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:

“Demek ki sizler iş başına gelecek olursanız, yeryüzünde fesat çıkaracak ve akrabalık bağlarını keseceksiniz öyle mi?” (Muhammed: 22)

İş başına geçer, kumandayı eline alır da memleketi bozguna verir; halkı perişan eder!

“İşte bunlar, Allah’ın kendilerini lânetlediği, sağır yaptığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.” (Muhammed: 23)

Bu ay içerisinde başlayacak olan mübarek “Üç Aylar”ınızı ve idrak edilecek olan “Regaib Kandili”nizi tebrik eder, Cenâb-ı Hakk’tan hayırlara vesile olmasını niyâz ederiz.

Bâki esselamü aleyküm ve rahmetullah...


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - Siyasetin İçyüzü! - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
Siyasetin İçyüzü!