Çocuklarımıza iyi davranışlar öğretmeye, onları kötü davranışlardan menetmeye çalışırız. Ancak her insan gibi çocuklarımızın da bir nefis taşıdığını, onun da muhatap alınması gereken bir "Kişi" olduğunu çoğu zaman göz ardı ederiz.
Çocuklarımıza iyinin kötünün ne olduğunu öğretirken kullandığımız üslup çok önemlidir. Hatalı hareketlerini düzeltmelerini isterken, ya da kötü bir davranışını düzeltmesini isterken bile sevgi ve şefkat ile yaklaşmak, yapıcı bir dil kullanmak gerekir.
Bir yandan takdir ve teşvik etmek, diğer yandan da korkutmak ve sakındırmak, çocuğun olgunlaşmasında faydalı bir yoldur.
Çocuğa kızarken çirkin sözler söylememeli, ölçülü bir biçimde serzenişte bulunmak ve azarlamakla yetinmelidir. Dövmek gerekiyorsa, çocuğun başına ve yüzüne vurmaktan kaçınmalıdır.
Her hususta olduğu gibi bu hususta da Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bizlere en büyük rehberdir.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz herhangi bir yaramazlığı sebebiyle kendisine şikâyet edilen çocuğun durumunu hafife alarak geçiştirmemiş, mesele ile bizzat ilgilenmiştir.
Râfi' bin Amr -radiyallahu anh- der ki:
"Henüz çocuktum, bir hurma ağacını taşlamıştım. Beni Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-e götürdüler. 'Ey oğulcuğum! Hurmayı niye taşladın?' diye sordu. 'Yemek için taşladım.' deyince:
'Hurmayı bir daha taşlama! Altına düşenden ye!' buyurdu, sonra başımı okşadı ve:
'Rabbim! Karnını doyur.' diye duâ etti." (İbn-i Mâce: 2299)
Resulullah Aleyhisselâm'ın bundan 1400 yıl önce gösterdiği bu eğitim metodu bugünkü pedagoji terminolojisinde "Kabul dili ve etkili dinleme" olarak isimlendirilmektedir. Dikkat edilirse Peygamber Efendimiz çocuğu okşamak suretiyle bundan daha öte "Beden dili" diye tabir edebileceğimiz bir davranışla sevgi ve şefkat dolu bir yaklaşımla çocuğa hatasını en etkili bir şekilde duyurmuştur.
Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde de şöyle buyurmuştur:
"Her ağacın bir meyvesi vardır, kalbin meyvesi de çocuktur. Çocuğuna merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki cennete ancak merhametli olanlar girer." (Bezzar)
Çocuklarımızı dinlerken onları suçlamadan, yargılamadan, kınamadan yaklaşmalı; onların duygularını ifade etmelerine fırsat vermeliyiz.
Çocuklarımızı tıpkı Resulullah Aleyhisselâm'ın yaptığı gibi ciddiye alıp, adam yerine koyarak dinlemeliyiz. Bu takdirde göreceksiniz kendilerini daha iyi hissedeceklerdir.
Bazı anne babalar, çocuklarına "kin, öfke, kıskançlık, hırs, inatçılık" gibi duyguların kötü duygular olduğunu anlatmak yerine çocuklarına "Kötü çocuk" gibi yakıştırmalarla hitap etmekte, böylece onları iyiye yönlendirdiklerini zannetmektedirler. Bu yaklaşım; meselâ kardeşini kıskanan bir çocuğun: "Kıskanmak kötü bir duygu, öyleyse ben kötü bir çocuğum." diyerek kendisinin kötü olduğunu düşünmesine sebep olabilir. Allah'ın kendisini sevmediğini düşünebilir. Ayrıca bazı çocuklar "kötü çocuk" damgası yememek için anne babalar tarafından kötü olarak nitelendirilen duyguları baskı altında tutmaya çalışırlar. Duygularını açığa vurmayıp baskı altında tutan çocuklar, bir süre sonra depresyon belirtileri göstermeye başlayabilir.
Ebeveynler olarak çocuklarımız hakkında olumlu düşünelim; çünkü olumlu düşünce, olumlu duygu ve davranışı hazırlar. Örneğin; küçük kardeşinin canını acıtan çocuğa: "Ne kadar kötü bir abisin, sen!"yerine "Seni anlıyorum oğlum! Kardeşin oyununu bozunca haklı olarak sinirlendin ve sinirlerine hâkim olamayınca da Şeytan seni 'kardeşini dövmek gibi' kötü bir davranışa yönlendirdi." diyerek; kötü olan şeyin çocuğunuz değil, davranış olduğunu vurgulayın. (Bu durumlarda çocuklarımıza anlatacağımız en güzel kıssa "Habil ile Kabil"dir.) Duygularından dolayı suçlanan, baskı gören ve sıkıntısı giderilmeyen çocuk, kızgınlığını farkında olmadan tırnak yemek, altını ıslatmak, kekemelik, yalan söylemek gibi davranış bozukluklarını vücut dili ile anlatmaya başlar.
Çocuklarımız bize duygularını ifade ederken dikkat etmemiz gereken en önemli nokta ise; onları sevgi ve saygı ile dinlemektir. Kendimizin de bir zamanlar çocuk olduğumuzu ve çocuksu duygular taşıdığımızı unutmayalım lütfen!