Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 154.SAYI - Ömer Öngüt
154.SAYI, Temmuz 2006
Hakikat 154. Sayı

Bismillahirrahmanirrahim

"Allah-u zül-celâl vel-kemâl Hazretleri'ne; O'nun sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez-tükenmez hamd-ü senâlar olsun.

Peygamberimiz Efendimiz'e, onun diğer peygamber kardeşlerine, hepsinin Âl ve Ashâb-ı kiram'ına, etbâına, ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olup izinden gidenlere; sonsuzların sonsuzuna kadar salât-ü selâmlar olsun."

 

Muhterem Okuyucularımız;

Allah-u Teâlâ yarattığı her şeyde bir hassa koymuştur. Hassa demek, emrinin özü demektir. Toprakta, havada, suda... Her şeyde o hassa mevcuttur.

Âyet-i kerime'de şöyle buyurulmaktadır:

"O hem Evvel'dir, hem Âhir'dir, hem Zâhir'dir, hem Bâtın'dır. O her şeyi bilendir." (Hadid: 3)

Evvel'dir. Öyle bir evvel ki, yalnız kendi kendisini bilir.

Âhir'dir. Öyle bir âhir ki, yalnız kendi kendisini bilir.

Zâhir'dir. Zerreden kürreye kadar ne ki varsa O'nun Zâhir ism-i şerif'i ile ortaya çıkmışlardır. Her yarattığı şeyde ulûhiyyet sırları ve hikmetleri vardır. Amma yalnız kendisi bilir.

Bitkiye bir şekil vermiş meydana çıkarmış, çiçeğe bir şekil vermiş meydana çıkarmış, insana bir şekil vermiş meydana çıkarmış. Her meydana çıkan varlık O'nunla meydana çıkıyor. Varlığını çektiği zaman yok oluyor. Kâinat da böyledir. Yani bir otla, bir çiçekle, bir insanla bir kâinat Hazret-i Allah'ın yanında aynıdır, değişmez.

Bâtın'dır, ulûhiyet sırları kâinatın her zerresinde gizlidir, yine bâtını da kendisi bilir.

Âlemleri yaratan Hazret-i Allah'tır. İlâhi nizamını kurmuş, her yarattığına; güneşe, aya, gündüze, geceye, dağlara, denizlere, hülâsa bütün âlemlere bir nizam vermiştir.

Toprağı O yarattı, suyu O yarattı. Her şeyi topraktan ve sudan yarattı. Amma toprak da O'na muhtaç, su da O'na muhtaç.

"De ki: O Allah bir tektir. Allah Samed'dir, her şey O'na muhtaç, O ise hiçbir şeye muhtaç değildir." (İhlâs: 1-2)

Bir meyveyi düşünün. Bütün insanlar cinler bir araya gelseler; bir elma, bir nar, bir portakal, veyahut bir buğday, bir arpa tanesi yaratabilirler mi? Hayır! İşte Hazret-i Allah budur.

Allah-u Teâlâ'nın yeryüzünde meydana getirdiği, sayılamayacak kadar çok olan ihtiyaç giderici şeyleri bir düşün!

"Şüphesiz ki bütün bunlarda inanan bir topluluk için ibretler vardır." (En'âm: 99)

Beden ilmi hakkında hülâsa olarak bilgi vermekten maksadımız, bu hususta araştırma yapmak değil; bedeni yaratan, uzuvlarla donatan Allah-u Teâlâ'nın yüce kudretini hatırlatmak, O'nun azametini gözler önüne sermektir.

"Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık." (Tin: 4)

Âyet-i kerime'de geçen "Takvim" kelimesi; kıymet biçmek, kıymetlendirmek mânâlarına gelir. "Ahsen-i takvim" ise, büyük bir biçimlendirmenin en güzeli demek olur. Bu da, maddi ve mânevî her türlü güzelliği içine alır.

Bedenin yaratılışında o kadar ince hikmetler, göz alıcı güzellikler, hayrete düşürücü sanatlar vardır ki, saymakla bitmez.

"Biz bir şeyin olmasını dilediğimiz zaman, sözümüz ona ancak 'Ol!' dememizden ibarettir. O da derhal oluverir." (Nahl: 40)

Engin merhamet sahibi Allah-u Teâlâ "Ahsen-i tavim" olarak yarattığı ve nimetlere gark ettiği biz kullarından, emir ve hükümlerine uymamızı, ibadet ve taatlerimizi yerine getirmemizi istemektedir. Fakat bizler; öyle bir devirdeyiz ki, dünya kurulalıdan beri fitne ve fesadın ayyuka çıktığı böyle bir devir gelmiş değil.

Günahların açık olarak işlendiği ve isyana dönüştüğü, dünya kurulalıdan beri bir eşinin gelmediği, böyle bir bunalım geçirilmediği, her türlü fitnenin ortaya çıktığı, her türlü kötülüğün anasının mevcut olduğu yirmi birinci asrın seyyiat zamanında yaşıyoruz.

İlâhî emirler arkaya atılıyor ve hükümsüz sayılıyor. Allah-u Teâlâ'nın bunca ihsanları karşısında bunca isyan! Helâk olan eski kavimler bollukta iken, sefahat içinde iken belâ ve âfâtlara uğramışlardır. Onların birer kabahatlerinden ötürü başlarına felâketler gelmişti. O kavimlerin yaptıkları kabahatlerin bugün hepsi yapılıyor. Her kötülüğün anası bu devirde mevcut. Onun için böyle bir devir gelmiş değil.

"Hiçbir memleket hariç olmamak üzere, biz onu kıyamet gününden önce ya helâk ederiz veya onu şiddetli bir azapla cezalandırırız." (İsrâ: 58)

"Biz o gün onları (Ye'cüc ve Me'cüc'ü) bırakırız, dalgalar halinde birbirine girerler." (Kehf: 99)

Bu emr-i ilâhî'leri göz önünde bulundurarak, biran evvel Hazret-i Allah'a sığınmalıyız.

Bu ay içerisinde başlayacak olan "Üç aylar"ınızı ve idrak edilecek "Regaib Kandili"nizi tebrik eder, tüm İslâm âlemine hayırlara vesile olmasını Allah-u Teâlâ'dan niyaz eyleriz.

Bâki esselamü aleyküm ve rahmetullah...


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - "De ki: 'Gökten ve Yerden Size Rızık Veren Kimdir?" (Yunus:31) - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
"De ki: 'Gökten ve Yerden Size Rızık Veren Kimdir?" (Yunus:31)