Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
SÖZLER ve NOTLAR - Mürşid-i Kâmil’i Bulmak - Ömer Öngüt
Mürşid-i Kâmil’i Bulmak
SÖZLER ve NOTLAR
Dizi Yazı - Sözler ve Notlar
1 Ağustos 2005

 

SÖZLER ve NOTLAR - 24

Mürşid-i Kâmil’i Bulmak

 

İç Hırsız:

– Rüyâmda evimize hırsız girdiğini, bazı şeyleri alıp gittiğini gördüm.

– Hırsız iki türlüdür. Bir iç hırsızı vardır, ki şeytan. Bir de dış hırsızı vardır. İç hırsızı mânevî cevherleri soyar. Dış hırsızı da bulduğu maddî olan şeyleri soymaya çalışır.

Her ikisi de kötüdür. Fakat iç hırsızı çok daha kötüdür. İç hırsızdan korunmak için kalbimizi zikirle fikirle daima meşgul etmemiz lâzımdır. Dış hırsızdan muhafaza için de elden geldiği kadar tedbir almak lâzımdır. (16 Aralık 1973)

 

Bir Yerde Olan Her Yerdedir:

Yaşı hayli ilerlemiş bir kardeşimiz, rehbersiz olmayacağına iyice kanaat getirmiş ve Mürşid aramaya başlamış. Tanınmış bir zâta istihare yaptığında, Ravza-i mutahhara’yı arkada bırakan kapalı bir kapı görmüş. Bu arada bir kardeşimizle karşılaşmış. Ona: “Bir de buraya yap.” dediğinde, ismini cismini duymadığı halde: “Bir de buraya yap.” sözü üzerine yaptığı istiharede çok kurak ve taşlık bir araziyi dünyanın en güzel bir bahçesi olarak görmüş. Kalbi o kadar itminan olmuş ki, hemen derse başlamış. Zaman sonra Hacc’a gittiğinde oralarda bir kimse ile karşılaşmış, bazı kerâmetvâri şeyler göstermiş “Benim dersim var!” dediği halde ve ona: “Şu dersi de yap!” demiş. Ayrıca onun dersini de yapmaya başlamış. Sonradan bunun mahzurlu olduğunu duyunca devam edeyim mi diye istihare yapmış. Rüyâsında bir gölü, suyunu çekmiş olarak görmüş.

Bir sene kadar sonra huzura geldi. Bu istihareyi de yeri geldi arzetti.

Önce bu kardeşimize: “Siz bu istihareden ne anladınız?” diye sordular. “Devam edilmemesini anladım.” deyince şu sözleri söylediler:

“Efendim... Birincisi; bir hasta bir profesöre muayene olur, ona kanaat etmeyip bir de asistana muayene olursa, her ikisi de birer ilâç verir. Ve fakat iki ilâcı alan bir hasta şifa bulacağı yerde maraz bulur. Bu bakımdan bir insan kalbini bir tek hedefe bağlamalı.

İkincisi; size rüyâda lütfetmişler, isteselerdi göstermezlerdi. Fakat lütfetmişler, işin içyüzünü size göstermişler. Devam etme-etmeme mevzuunu değil, işin iç sırrını size bildirmişler.

Bu yalnız görünüşten ibaret, hattı zatında o mahrumdur, içten mahrumdur. Çünkü feyz-i ilâhî Hakk’tan gelir, halkta hiçbir şey yoktur. Herşey Hakk’ındır, herşey Hakk’tandır. Hakk ne verirse odur, yine O’nundur, başkasının değildir. Görülüyor ki nasibi o kadarmış.

Bunun için hayat boyunca insan müteyakkız olmalı, dikkatli bulunmalı, çok şeyler ile karşılaşılır.

Fakat insan bir kere intisab edip, kalbi itminansa artık gökten mürşid yağsa yağmur yerine, ben müntesibim deyip insan yoluna devam etmeli...

Size: ‘Bunu niçin böyle yaptınız?’ diye söylemiyorum. Gelecek zaman için tedbir alalım. Çünkü ömrümüz kısa, yolumuz uzun, yuvarlanan taş yosun tutmaz. Binaenaleyh yolumuza gelelim. Yolcu yolunda gerek. Bu maksatla arzediyoruz. Dimağı sağa -sola oynatmamalı.” (23 Eylül 1973)

 

Mürşid-i Kâmil’i Bulmak:

Hendek’ten bir zât, Şeyh Es’ad Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri’mizin ziyaretlerine gidiyor. Oradaki halden-ahvalden memnun kalıyor, içteki hâli kâğıda almak istiyor ve diyor ki:

“Huzur-u Pir’e vardık,
Doymadan neden geldik.”

Fakat bu yazının gerisini getiremiyorlar. Kâğıdı olduğu gibi alıp Şeyh Es’ad Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri’mizin önüne sürüyorlar. Onlar da kâğıdı okuyorlar ve şu cevabı veriyorlar:

“Dünyaya gelmekten murad,
Mürşid-i kâmil-i bulmaktan ibarettir.”

Zira Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

‘Sâdıklarla beraber olunuz!’ buyuruyor. (Tevbe: 119)

Sâdıklarla beraber olmak bir emr-i ilâhîdir.

Buradaki emr-i şerif’te birçok gizli hikmetler vardır. Bizim anlayacağımız hikmetlerden bir tanesi, Hazret-i Allah dilediğini dilediğine bildirmiştir. Binaenaleyh O, kendisini bildirenden öğrenilirse hakikat öğrenilmiş olacağından, yalnız siz onlarla görüşün ki, siz hakikati onlardan öğrenirsiniz. Birçok mânâlar var ise de, bu bir tek mânâ...

Binaenaleyh insan onu bulduğu zaman Hakk’ı bulur, hakikati öğrenir.

Şâh-ı Nakşibend -kuddise sırruh- Hazretlerimiz buyururlar ki.

‘Ben Hazret-i Allah’a ulaşmak istedim, Hakk Celle ve Alâ Hazretleri beni bu yolda rehberlik yapanlara ulaştırdı. Onlar beni Hakk’a kavuşturdu.’

Mürşid-i hakiki Hazret-i Allah’dır. Herşey Hakk’ın, herşey Hakk’tandır. Mahlûka âit hiçbir şey yoktur. Mahlûka âit hiçbir şey olmadığı gibi, yine O’nun tayin ettikleri bilir. Mahlûka âit hiçbir şey olmadığını, her şeyin O’nun olduğunu onlar bildiği için, onlar hakikati bildirirler.


  Önceki Sonraki