Daha önce ma’ruzâtımıza uyarak tarikatın feyizli halkasına katılmayı kabul ettiğinizi müjdeleyen iltifat dolu bir adet mektubunuza nail oldum, bu nâiliyetimi daha önceki lütuf ve ihsanlarınıza ilâve telâkki eyledim. Ve hemen dilimden düşürmediğim hayır dualarıma yenilerini ilâve ederek ömrünüzün, âfiyetinizin ziyâdeleşmesini ve gerçek başarınızı tekrar Bar-gâh-ı Ahadiyet’e arzettim. Kurtuluşun başlangıcını ihsan buyuran Hazret-i Allah gerçek kurtuluş yolunu da kolaylaştırsın. Sabreden ve şükreden kullarından etsin.
“Eğer şükrederseniz nimetimi artırırım.” (İbrahim: 7) sırrına mazhar buyursun.
“Bulut, rüzgâr, ay, güneş, gökte devamlı olarak çalışmaktalar.
Sen sakın ekmeğini elde edince gafletle yemiyesin.”
Bulut, yağmur, rüzgâr, ayın güzelliği ile güneşin hasretini kendi emrinde tutan ve bunların tesiriyle insanoğlunun yaşamasını temin, sıhhat ve afiyetini devam ettiren Hazret-i Allah’ın sayısız nimetlerini bilip cümlemizi şükür vazifesinin ifasına gayret eden salih kullarından eylesin. Âmin. Böyle bir nimetin lütuf ve ihsanını takdir etmeyen nankör kullarından etmesin.
Çünkü Âyet-i kerime’nin nihayetinde: “Eğer küfrederseniz şüphesiz benim azabım şiddetlidir.” (İbrahim: 7) diye vârid olmuştur. Yani şükran borcunun yerine getirilmesi nimetin artmasını mûcib olduğu gibi küfrân-ı nimet de kanaat, huzur ve rahatlık gibi kalp sükûnunu bozar. Ve insanı sıkıntıya düşürür.
Bâki, es-selâmu aleyküm ve rahmetullahi veberekâtüh.