Resulullah Aleyhisselâm “Sevdiğinize sevdiğinizi söyleyiniz.” buyurarak müslümanları sevgilerini ifade etmeye teşvik etmiş, bu konuda en güzel bir nümuneyi teşkil ederek müslümanlara örnek olmuştur.
Bütün insanlara karşı olduğu gibi çocuklarımıza karşı da böyledir. Her insan yavrusunu sever ve korur. Bunda hiç şüphe yoktur. Mühim olan bu sevginin ifade edilmesidir. Nitekim çocuklara sevgi ve şefkatle muamele etme hususundaki en güzel nümunemiz yine Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’dir.
Çocukların her ebeveynden ayrı ayrı ilgi görmeye, fiziksel temasa, onlarla zaman geçirmeye, oyun oynamaya, duygularını ifade ettiklerinde dinlenmeye, teşvike, övgüye ve ödüle ihtiyacı vardır. Aslında bütün bu ihtiyaçlar sevginin bir mesajıdır.
Sevgi mesajınız doğru anlaşıldığı zaman, çocuğunuza olağanüstü bir hediye vermiş olursunuz. Çocuklar sevildiklerini, önemli ve gerekli olduklarını hissettikleri zaman bütün güçlerini toplamaları için sağlam bir temele sahip olurlar.
Çocuğunuz daha küçükken onunla yüzyüze geçireceğiniz özel bir zamanınızın olması çok önemlidir. Fakat çocuklar büyüdükçe özel zaman alışkanlığınızı daha aza indirmelisiniz. Çünkü yaşına göre aşırı ilgi de çocuğun özgüvenini zedeleyebilir. (Örneğin: Çocuk okul çağında ebeveyninden ayrılmakta zorluk çeker.)
Her hal ve şartta çocuklarla ilgilenmenin yolları bulunabilir. Aşırı ev işlerinden dolayı çocuklarına vakit ayıramayan anneler ev işlerini çocukları ile paylaşabilirler. Örneğin: Börek açarken, çocuklarınıza bir parça hamur ve kalem vererek onların da sizin gibi börek açıp açamadıklarını sorabilirsiniz. Bu durumdan zevk almayan bir çocuk olabilir mi? Böylece tabiri câiz ise, bir taş ile iki kuş vurulmuş olur. Yani hem siz işinizi yapmış olursunuz hem de çocuğunuz ile zaman geçirmiş olursunuz.
Siz sadece çocuklarınız ile zaman geçirmek isteyin. Göreceksiniz imkânlar kendiliğinden oluşacaktır. Ne demişler, “Bir şey yapmak isteyen hedefini bulur, yapmak istemeyen de nedenini bulur.”
Tıpkı bir bitkinin suya ihtiyacı olduğu gibi, çocukların da ilgiye ve teşvike ihtiyacı vardır. Teşvik çocukların kendi kişiliklerini ortaya koyma konusunda yeteri kadar iyi olduklarını ifade eden bir çeşit sevgi biçimidir. Teşvik onlara yaptıkları hareketlerin kişiliklerinden ayrı olduğunu öğretir, teşvik çocuğun kendi kişiliğinden dolayı kendisine değer verildiğini bilmesini sağlar. Teşvik sayesinde çocuklarımıza hatalarını öğrenme fırsatı sağlanmış olur.
Övgü ve teşvik iki farklı kavramdır. İyi davranışlarda bulunan çocukları övmek ya da ödüllendirmek kolaydır. Fakat kötü davranışlar sergileyen ve kendilerini iyi hissetmeyen çocuklar için ne diyebiliriz? İşte bu an çocukların teşviğe en çok ihtiyaç duydukları zamandır. Övgü ve ödüllendirme çocukların yalnızca kendi zeka ve değer yargılarına güvenmeleri yerine diğer insanların kararlarına da saygı duymalarını sağlar. Sürekli övmek ve ödüllendirmek de çocukların “Yaptığım şey sadece diğer insanlar onayladığı zaman doğru olabilir” gibi bir fikre kapılmalarına yol açabilir ve hatalardan ders almak yerine hata yapmamaya çalışırlar. Böylece çocuk gitgide pasifleşir. Oysa ki hiç kimse denemeden neler yapabileceğini bilemez. Çocuklarımıza örnek olmak amacı ile bir hata yaptığımızda sesli olarak şu üç şeyi uygulayalım:
• Kabul edin • Ders alın • Tekrarlamayın.
Ve her fırsatta hiç hata yapmayan insanların hiçbir şey yapmayan insanlar olduğunu vurgulayalım.
Çocuklarınızla içinizden gelerek ilgilenin. Ne olursa olsun gerçekleştirdiğiniz aktiviteden heyecan duyun ve zevk almaya çalışın. Zira yapılırken heyecan duyulmayan işler başarılamaz. Asıl önemli olan çocukları memnun etmek için zaman ayırmak. Ayırdığınız zamanı hatırlamaya yarayacak hoş hatıralar yapın. Emin olun bunlar için uzun zamana ve çok paraya ihtiyaç yoktur. Tek gereken kesin bir kararlılık ve neşeli bir ruh halidir. Bunun için de şu Hadis-i şerif’i bilmek yeterlidir: “Bir kimse bir ev halkını sevince sokarsa Allah bu sürurdan bir melek yaratır ve bu melek kıyamete kadar o kimse için istiğfar eder.”
Eğer biz sevgimizin mesajını doğru iletmeyi başarabilirsek ve çocuklarımız bu nedenle sağlam temellere sahip olurlar ise hiç şüphe yok ki onlar da etraflarındaki insanlara, topluma doğru mesajlar vereceklerdir.
Zira Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz “Sevgi de, husumet de miras kalır.” buyurmuşlardır.