Gözlerinizi öper, letâif-i aşerenizi Cenâb-ı Hakk’ın selâmıyla müjdeler, takdir ve değerlendirilmesi beşerî gücümün haricinde bulunan iltifat dolu mektubunuzun bir yerinde sorulan sualin cevabını vererek zihnimde bulunan çağrışımı arz ve takdime cesaret eylerim.
İnsan; su, ateş, toprak, hava, nefis ile kalb, ruh, sır, hafâ ve ahfâ gibi on letâiften meydana gelmektedir. Bunların ilk beşine Âlem-i halk, geri kalan beşine de Âlem-i emir tabir edilmiştir. Nefis, hilkat itibariyle Âlem-i halkın kaynaşmasından meydana gelen zulmânî buhar ise de nisbeti itibariyle Alem-i emr’e tâbi tutulmuştur. Âlem-i halk, cismani farzlarla mükellef olduğu gibi, Âlem-i emir de nafilelerle vazifelidir.
Huşu, huzur, muhabbet, maiyyet, kurbiyyet gibi birçok beşerî meziyetleri haiz olan Âlem-i emir’dir.
“Kulum bana nafilelerle yaklaşmaya devam eder, tâ ki ben onu severim.” (Buhari) Hadis-i şerif’i de bu mânâya işarettir. Kötüyü emretmede mahir olan nefis insan uzuvlarının en kötüsü olduğu halde nafileler sayesinde vücudun en övgüye lâyık uzvu olacağı rivayet olunur. Peygamber’imiz (s.a.v):
“Sizin cahiliye zamanında hayırlılarınız, -fakih olup iyilik ve kötülüklerini bildikleri takdirde- İslâm devrinde de hayırlılarınızdır.” buyuruyor. Buna göre “Meliklerin ihsanlarını yine meliklerin binekleri taşıyabilir.” kuvvetli kaidesine istinâden Cenâb-ı Hakk’ın teklif buyurmuş olduğu taat ve ibadetleri yapmak için herhalde ilâhî merhamete ve Samedânî feyizli yardımlara, mâlûm olan ihtiyacımız açık ve âşikârdır. Farz ve nafilelerin yerine getirilmesine bağlı olan dünyevî ve uhrevî saâdeti birleştiren Hazret-i Mevlâ’nın mutlu rızâsını kazanmak için daima kıymetli kardeşlerimin zahirlerinin hafifliğini, bâtınlarının temizliğini diler, dünya işleriyle fazlaca meşgul olmaktan dolayı vücuda ârız olan gevşekliğin kaldırılması hususunda Cenâb-ı Hakk’a tazarru ve niyazlarımı arzederim.