11 Temmuz 320 tarihli mektubunuzun gelmesi benim son derece sevinmeme sebep oldu, hele Arnavud’un deniz hakkındaki düşünce ve görüşünü, çayır gibi yemyeşil olsa bile ona güvenemeyeceğini nefse benzetip güzel güzel açıklamış olduğunuzu görünce fevkâlade memnun olup bir hayli güldüm. Bu ve benzeri içinizden o anda ve âniden gelen tulûatınıza karşılık Cenâb-ı Hakk’a şükrederim.
İnşaallah Teâlâ: “Nefsini bilen Rabb’ini bilir.” sırrına erersiniz. Gerçekten nefsin hile ve aldatmacalarının sonu yoktur. İbadet ve tâat yolunda insanı avlaması mümkündür. Allah-u Teâlâ Hazretleri hepimizi bundan korusun. Fakir kardeşiniz de nefsin kendisinden korkuyorum. “Nefsimi aslâ temize çıkaramam.” (Yusuf: 53) diyorum. Hele o eli öpülmek, duâ taleb edilmek, birçokları tarafından intisab edilmek ne kadar tehlikelidir. Bunların zerre kadar küçük bir parçasını kendime mal edersem helâk olacağım şüphesizdir. Lâkin hayatımın, her bir nefesimin kendimin olmadığını, bütün söz ve davranışlarımın Allah’tan bir emanet olduğunu devamlı kendisine anlatmaktan gafil bulunmuyorum. Mevlâm muvaffak eylesin.
Âmin.