Bundan bir sene önce görmüş bulunduğunuz sâdık rüyâ sebebiyle Nakşibendiyye tarikatına intisab ettiğinizi gösteren ve şimdilik salât-ü selâm ile ve yalnız zikirle emrolunduğunuzu müjdeleyen 4 Nisan 321 tarihli mektubunuza kavuştum. Cenâb-ı Hakk’ın ihsan buyurmuş olduğu ihlâs ve muhabbetinizi adeta heykelleşmiş gibi kabul eyledim. Muhterem babanıza teşekkürde bulundum. Zirâ: “Yeryüzündeki bitkilerin güzelliği tohumlarının keremindendir.” buyrulmuştur. Hakk Teâlâ Hazretleri zâtınız gibi bir asıl ve fer’, usûl ve furû-ı din ile feyzlendirip cihanda muvaffak olan ve nasibini alanlardan eylesin. Âmin.
Hafız Mustafa Efendi ve Zihni Efendi kardeşlerimizden memnun oldukları haberi alınmıştı. Evet bunlarda olan ihlâs ve muhabbete fakir kardeşiniz dahi gıpta edip imreniyorum. Bunlarda bulunan cezbe kuvvetine ve çekiciliğe hayret ediyorum. Bunların işbitiren sözlerine şaşıyorum. Fakirinize isnad ettikleri menkabelerden büsbütün mahrum olduğum halde faydasını da hissediyorum. Mevlâm Hazretleri bunları ihlâs ve muhabbetlerine göre bizimle ve sizinle birlikte nice yıllar yaşatsın. Nefs-i emmârenin hilelerine boyun eğen, aldatmaca ve oyunlarına inanan gâfillerden eylemesin.
Fakir kardeşiniz bunlarla bir arada bulunmaktan mahrum ise de hamdolsun dostluk ve sevgilerini kazanmış durumdayım. Önce refîk, sonra tarîk, buyrulduğu gibi, yüce zâtınızın bu gibi değerli kişilerin ve özellikle muhterem Hoca Yektâ Efendi kardeşimizin sohbet ve sevgisine yönelmesini isteyerek sizleri buna teşvik ederim.
Hakkımdaki kalbi meselelerin ve tezahürlerin aynen devam etmesini istirham ederek sözlerime son veririm.
Ve’s-selâmü aleyküm ve rametüllahi ve berekâtüh.