27 Nisan 320 tarihli mektubunuz beklemekten yorulan gözlerimi ve göz kapaklarımı süsleyip aydınlattı. Lâtif kadehlerdeki tatlı sular gibi berrak, dostluk ve sevgi güneşi gibi pırıl pırıl parlayan renkli söz ve tatlı cümlelerinizi defalarca okumuş olduğum halde bir türlü okumaktan vazgeçemedim. Maddî ve mânevî lezzetlerine doyamadım. Cenâb-ı Allah kaleminizin kuvvetine yardımını, lütf ve şefkatinize göre de ilim ve irfanınızı artırsın. Biz değersiz fakiri de değerli hatırınızdan çıkarmasın, âmin.
Mevlâna Câmi -kaddesellahu sırrahu’s-Sâmi- Hazretleri:
“Mecâzi de olsa aşk ve sevgiden yüz çevirme, vazgeçme; zira o hakiki aşka ulaşmak için bir vasıtadır.” buyurmuştur.
Arap dilinde: “Mecaz hakikatin köprüsüdür” denilmiştir.
Sizin de bildiğiniz gibi dünyevî makam ve mevkilerin en yükseğine tırmanabilmek için başından sonuna kadar çok çeşitli vasıta ve değişik vesilelere başvurma mecburiyeti olduğu gibi arada hiçbir fark olmaksızın şeyhinde fâni olmayan insanın Allah’ın Resul’ünde; Resulullah’ta fâni olmayanın da Allah’ta fâni olamayacağı tabiidir. Hiç şüphem yoktur ki, yüce şahsınıza ilâhi bir bağış olarak verilen iman ve iz’an ile bizler gibi dervişlere göstermekte olduğunuz lütuf ve ihsana karşı Cenâb-ı Allah sizi ikinciye, ikinci mertebeden de üçüncüye ulaştıracaktır.
Rabb’im kolaylaştır, güçleştirme. Rabb’im, işimizi ve isteğimizi hayırla tamamına erdir yâ Allah!