Faziletli Hoca Yekta Efendi tarafından çekilen bir telgrafta buraya geleceğiniz haberiyle müjdelendim. Hakk Teâlâ Hazretleri’ne şükreyledim. Arşu Rahman olan kalb ile Beytullah Kâbe’nin bir arada bulunmasıyla nâil olduğunuz ruhaniyyeti tebrik eylerim. Fazla olarak “Kim benim kabrimi ziyaret ederse şefaatim ona vâcib olur.” (Keşfü’l-Hafâ) Hadis-i şerif’ine mazhar olduğunuzdan dolayı her ne kadar şükredersem yeridir. Zira, şüphesiz o gibi mukaddes bir feyz yuvasının kapısında bizim gibi çaresiz ümmet için de hayır duâlarda bulunmuşsunuz. Perişan hâlimizin ve kırık gönlümüzün de ihyâsı hususunda tazarru ve niyazda bulunmuşsunuz. Cenâb-ı Hakk cümlemiz hakkındaki hayır duânızı kabule lâyık ve kavuşma vesilesi eylesin, âmin.
Şam’da ilgilenip delâlet buyurduğunuz Cemal Efendi’nin mektubunu aldım. Bu zât tarikatlara hizmet etmiş, seyr-ü sulûk görmüş olduğu hâlde şimdiki hâlinin bir yol göstericiye muhtaç bulunduğunu güzelce keşfetmişsiniz. Bildiğiniz gibi nüshaları ikmal etmeyen bir ilim yolcusunun ders hocası vefat edince diğer bir hocaya müracaatı zaruri bulunduğu gibi tarikat yolcusunun da mürşidi vefat edince şeriat ve tarikat âdâbının şehadetiyle mürşidâne sohbeti sabit olan bir kişiye intisab etmesi vâcib hükmündedir. İnşaallah gelecek posta ile cevabı yazılır ve gereken tavsiyeler yerine getirilir.
Artık dâima cemâlinizi özleyici, lütfunuza da muhtaç olduğumu açıklayarak mâruzâtıma son veririm.
Ve’s-Selamü aleyküm.