Ayrılık derdini görmüş gözlerimizin nurlanmasını, hicran acısını tatmış sinemizin sevinçle dolmasını sağlayan bilhassa sıhhat ve afiyetinizi müjdeleyen, iltifat sevgi ve vefa dolu mektubunuz iftiharla elime ulaşarak cemalinizin aşıkı bulunan ve size kavuşmayı arzulayan bendenizi sevinç ve minnet denizine daldırdı. Edâsından anlaşıldığı gibi yazıldığı zaman zâtınızı ağlatan aynı mektup güldürme özelliğine de sahipmiş ki, duacınızı güldürdü. Bu suretle ikimizi de “Az gülün çok ağlayın.” (Tevbe: 82) Âyet-i kerime’sine uygun olarak “Ağlamayan çocuğa meme verilmez.” kaidesince sizi büyük velilerin sütüne müstehak eyledi.
Ağlamayı hafif görüp geçmeyelim. Dünyanın servet ve nimetinin çabucak yok olması ve neticesinin tehlikesi apaşikâr olduğu kadar ağlamanın da keramet, selâmet, saâdet, gelecekteki rahatı da açıktır. Seçkin sahâbiler, sâlih seleflerimiz -Allah onların cümlesinden râzı olsun- Hazretleri’nin kıyamet korkusu ve ahiret dehşeti için teselliye vesile kabul ettikleri vasıtaların biri de gözyaşlarını meydana getiren korku ve haşyetten ibarettir. Cenâb-ı Hakk ve Feyyaz-ı Mutlak Hazretleri görülüp kabul edilen korku ve haşyetinizi artırıp dünya hissesine isabet eden muhabbetinizi mahvederek zâtınızı iki cihanda hür ve gönlüşen eylesin, âmin. Bi-hurmeti Tâhâ ve Yâsîn.