İnsana şeref ve yücelik bahşeden uyanıklık ve âgâhlık devletinizden uzak, çevrenize dostluk dağıtan mücevher gibi kıymetli sözlerinizden ayrı isem de isminizi ağızıma aldıkça gönlümde bir sevinç hissetmekte, şekil ve suretinizi hayâlen tasavvur ettikçe ruhumda bir coşkunluk duymaktayım. O sayede baştan ayağa neşe ve huzur kesiliyorum. Sırrımız ve sadrımızdan geçenleri bilen Allah-u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri eski şefkatinizi veya yeni merhametinizi üzerimden uzak etmesin. Cömert varlığınızı hadiselerin sarsıntısıyla perişan etmesin, âmin.
Mânevî evlâdımızdan Muhterem Fikri Efendi vasıtasıyla gönderilen mektubumun cevabına kavuşup haklarında gösterilen cihan kadar kıymetli iltifatlardan dolayı tekrar minnet borcu altında kaldım. Özellikle ziyaretleri sırasında hakkımda ortaya konulan, değerimin çok üstündeki yüce ifade ve parlak iltifatlarınız büyük bir şükran duygusu ile karşılandı. Lâkin doğrusu en fazla sevdiğim “Efendi Hazretleri’ne itiraz etmeyi severim.” hakikatini ortaya koyan sözlerinizdi. İşte ömrüm oldukça bu kıymetli cümlenin teşekkürünü yerine getiremem.
Çamlıca’dan Ferhat Paşa Çiftliği’ne yaptığınız ziyaret sırasında, işittiğim değerli sözleriniz kerâmete hamledilemezse de ferâsetle yorumlamak ta az gelecektir. Ne çare ki, bunlar arasında üçüncü bir makam tasavvur edemiyorum. Bununla beraber: “Zâtınızla şeref bulan ferâset, tercih olunur keramet üzre” beytinde ifade edilen mânâ ile yetinmek mecburidir. Mevlâm kerâmeti de ihsan buyursun. Bir zerre miktarı kadar bile değeri olmayan bu fakirinizi güneş gibi parlak şefkatinizden mahrum buyurmasın, âmin.