Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap

KAMUOYUNA DUYURU


KAMUOYUNA DUYURU


CIA ajanı olduğu devletin üst kademesi tarafından da dile getirilen, hakkında FETÖ isimli silahlı terör örgütü üyeliği suçlaması ile dava açılan ve tutuklu olarak yargılanan eski MİT mensubu Enver Altaylı’nın FETÖ bağlantıları ve 2008 yılında Fetullah Gülen’e yazdığı mektuba dair bazı basın organlarında haberler yayınlanmıştır. (Sözcü Gazetesi, Aytunç Erkin, 30 Ocak 2020)

Bu haberlerde Enver Altaylı’nın 2008 yılında FETÖ terör örgütünün lideri Fetullah Gülen’e yazdığı mektupta şu ifadelerin geçtiği belirtilmektedir:

“… Yeni ekibin güdümündeki bazı askeri mahfillerde, şahsınıza ve yakınlarınıza karşı kin ve düşmanlık duyguları tahrik edilmektedir. Hatta bunlar sizin katledilmeniz gerektiğini, bu mümkün olmazsa yakınlarınız hedef alınarak canınızın yakılması gerektiğini dahi ifade ediyorlar.

Mesela bunların kontrolünde olan Ömer Öngüt çevresindeki bazı ülkücü gençler açıkça sizi, mümkün olmazsa yakınlarınızı katletmekten bahsediyorlar.”

Enver Altaylı gibi CIA istihbarat yapılanmasına angaje olmuş, FETÖ örgütü üyeliğinden tutuklu olarak halen yargılanan bir karakterin, ABD’nin CIA isimli istihbarat örgütünün oyuncağı olmuş FETÖ terör örgütü liderine Muhterem Ömer Öngüt aleyhine beyanlarda bulunmasını Muhterem Ömer Öngüt lehine bir övünç vesilesi olarak kabul etmek gerekir ancak buradaki iki mühim yalan ve yanlış bilginin de tashih edilmesi ve kamuoyunun aydınlatılması lüzumludur.

 

Birinci Yalan ve Yanlış Bilgi; Muhterem Ömer Öngüt’ün askeriyenin kontrolünde olduğudur.

Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri Hayât-ı saadetlerinin hiçbir anında hiçbir kimsenin, hiçbir şahsın, hiçbir kurumun kontrolünde olmamıştır. Bu Zât-ı âli’nin yegâne bağlılığı yalnız ve yalnız Allah-u Teâlâ’ya ve O’nun Resul’ünedir.

Bir Allah dostunu, Hazret-i Allah’ın seçkin bir kulunu herhangi birilerinin elemanı, birilerinin kontrolü altındaki bir kişi gibi göstermek büyük bir iftiradır.

Bu tür iftiralara Muhterem Ömer Öngüt sağlığında aşağıdaki şekilde cevap vermiştir ki tekrarında fayda mülahaza ediyoruz:

“Değil yakınlarımız bizi uzaktan tanıyan kimseler dahi bilir ki; Biz hiç kimsenin “Hazırda bekletilecek bir elemanı” değiliz. Bizim bağlılığımız yalnız ve yalnız Hazret-i Allah’adır. Kimse bizi hazırda bekletemez, kimse bizi yönlendiremez.” (Ömer Öngüt -kuddise sırruh-, “Hâin Tezgâh”, s. 11)

“Hiç kimse bize “Medyatik eylem ve söylem” yaptıramaz. En sarih bir surette hakikati ortaya koyan o kadar eserimiz var, medya hiçbir zaman bizi kullanamamıştır. Çün̈ bu eserlerde polemik değil hakikat, laf değil Âyet-i kerime ve Hadis-i Şerif’ler vardır.” (Ömer Öngüt -kuddise sırruh-, “Hâin Tezgâh”, s. 12)

Kamuoyunun da artık bilgisi dahilindedir ki din ve vatan hâini FETÖ terör örgütü mensupları kendi aleyhlerinde olan herkesi karalamaya çalışmışlar, kumpaslar kurmuşlardır. FETÖ’nün gerçek yüzünün yeterince bilinmediği o tarihlerde 2009 yılında kurdukları bir kumpasa bu Zât-ı âli’nin ismini de karıştırmışlardır. Çünkü Muhterem Ömer Öngüt Hazretleri 1995 yılından başlayarak bu hâinin gerçek yüzünü gerek yazdığı kitap ve gerekse kurucusu olduğu Hakikat isimli derginin muhtelif sayılarındaki yazıları ile ifşa etmiş, bu ifşaatları FETÖ ve peşinden gidenleri fevkalade rahatsız etmişti.

Bu rahatsızlıklarının bir sonucu olarak intikam almak maksadı ile 2009 yılında FETÖ güdümündeki Taraf Gazetesi’nde yayınlanan ve ıslak imza tartışmaları ile meşhur olan “İrtica ile mücadele eylem planı” isimli sahte belgede bu Zât-ı âli’yi benzer ifadelerle askeriye tarafından “kullanılan bir eleman” gibi göstermeye çalıştılar. Bu sahte belgede uydurdukları senaryoya göre güya askeriye bu Zât-ı âli’yi “Hazırda beklettiği eleman” olarak görüyordu ve bu Zât-ı âliyi kullanarak bazı kumpaslar kurmaya çalışacaktı.

Nitekim bu belgenin sahte olduğu yargı kararları ile tescillendi. Bu belgeye rapor verenler “Gerçeğe aykırı bilirkişilik yapmak”, “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlarından halen yargılanıyorlar. 2009 yılındaki bu tezviratın zemininin 2008 yılında kurulmaya başlandığı, bu yıl içerisinde Enver Altaylı tarafından FETÖ’ye yazılan mektup içeriğindeki yalan ve iftiralardan açıkça anlaşılmaktadır.

O tarihte 2009 ve sonrasında bu tezvirat bazı basın yayın organları tarafından doğru imiş gibi kabul edilerek yayınlandı. Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri 85 yaşlarında iken çeşitli hastalıklarla mücadele ile geçirdiği ömrünün son yılını bu iftira ile mücadele ederek geçirdi. Dergimizde cevap verdikleri gibi “Hâin Tezgâh” isimli bir de eserleri yayınlandı. Yapılan hukuki mücadeleler sonunda Televizyonlar ve haber siteleri tekzip metinleri yayınlamak zorunda kaldı. Bu konunun ayrıntılarını merak edenler Muhterem Ömer Öngüt’ün “Hâin Tezgâh” isimli bu eserine müracaat edebilirler.

Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05/02/2010 tarih ve 2010/171 sayılı kararı ve bu karara Samanyolu Televizyonu’nun itirazını reddeden Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 07/03/2010 tarih ve 2010/97 sayılı kararı gereği mahkemeye sunduğumuz Cevap ve Düzeltme metnini Samanyolu Televizyonu 15 Nisan 2010 tarihli ana haber bülteninde yayınlamak zorunda kalmıştır.

Yine Kanal 7 Televizyonu’nun Ana Haber bülteninde benzer iftiraların yer alması sebebiyle yapılan müracaat sonucu; Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 11/03/2010 tarih ve 2010/340 sayılı kararı ve bu karara Kanal 7 Televizyonu’nun itirazını reddeden Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 08/04/2010 tarih ve 2010/118 sayılı kararı gereği mahkemeye sunduğumuz Cevap ve Düzeltme metni Kanal 7 Televizyonun 29 Nisan 2010 tarihli ana haber bülteninde yayınlanmıştır.

Bunlardan bir tanesini Samanyolu Televizyonu’nun 15 Nisan 2010 tarihli ana haber bülteninde yayınlanan tekzip metnini aşağıda arzediyoruz.

Açıklama: 19samanyolu.jpg

 

İkinci Yalan ve Yanlış Bilgi:

FETÖ üyesi Enver Altaylı’nın 2008 yılında FETÖ terör örgütü liderine yazmış olduğu mektubundaki ikinci yalan ve yanlış bilgi güyâ “Muhterem Ömer Öngüt’ün çevresinde bulunan bazı ülkücü gençlerin FETÖ terör örgütü liderini, mümkün olmazsa yakınlarını katletmekten bahsetmesi”dir.

Burada direkt olarak Muhterem Ömer Öngüt’e bir itham olmasa da Muhterem Ömer Öngüt’ün çevresindeki bazı kişilerin bu tür eylemlerden bahsettiğine dair bilgi de doğru değildir, yalandır.

Yukarıda da arzettiğimiz üzere din ve vatan hâini Fetullah Gülen’in içyüzünü Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri 1995 yılından itibaren neşretmeye başlamışlar, defalarca dergimizde makaleleri yayınlanmış, bunlar hakkında 1999 yılında da “Küfrü Hoş Gören Narcıların İçyüzü” isminde eser neşretmişlerdir. Bu yayınlar ile büyük bir mücadele vermişler, toplumu uyarma, Müslümanları uyandırma görevini ifa etmişler, Devleti ve bu hâinin peşinden gidenleri ikaz etmişlerdir. Dinden çıktığına dair, hâin olduğuna dair en sarih ifadelerle çok ciddi bir mücadele vermişler ancak hiçbir zaman katletme, yakınlarının zarara uğratılması gibi bir söylemleri asla olmamıştır. Bilakis yapmış oldukları bu mücadeleyi, kendilerine verilen görevi “Kalemle mücadele” olarak tanımlamışlardır.

“Binaenaleyh biz bu mücadeleyi Allah-u Teâlâ’dan korktuğumuz için, O’nun dininin müdafaası için yaptık. Hakikatleri olduğu gibi neşrettik, kimseden de çekinmedik.

Buna kalemle cihad denilir.” (Ömer Öngüt -kuddise sırruh-, “Hâin Tezgâh”, s. 29)

Tek gayesi imanları kurtarmak, etrafını, Müslümanları tenvir etmek olan bir Zât-ı âli idiler. Asla hiçbir yakınına bu gibi bir telkinleri olmamıştır.

Enver Altaylı gibi bir kişinin mektubunda bu gibi ifadelerin geçmiş olmasından birilerinin Muhterem Ömer Öngüt’ten rahatsız olduğu; Zât-ı âlilerini hedefe koymaya 2008 yılında başladığı; nihayetinde ism-i âlilerinin 2009 yılındaki kumpasa karıştırıldığı anlaşılmış oluyor.

Binaenaleyh ilgili gazete haberindeki bu mektupta geçtiği söylenen bu iki ifade de yalandır, doğru değildir.

KAMUOYUNUN BİLGİLERİNE SAYGI İLE SUNARIZ.

5 Şubat 2020