Müminun sûresi’nin 52. ve 56. Âyet-i kerime’lerine iyice dikkat ve tedkik edin. Onların dinlerinin ayrı olduğunu, kitaplarının ayrı olduğunu dinin emirlerinden sapmış olduklarını ve birçok gerçekleri bu Âyet-i kerime’lerde bulacaksınız:
“Şüphesiz sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. O halde benden korkun.
Amma ne var ki insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük, her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan (din veya kitapla) sevinmektedir.
Şimdi sen onları bir süreye kadar kendi sapıklıklarıyla başbaşa bırak!
Kendilerine verdiğimiz servet ve oğullar ile onların iyiliklerine koştuğumuzu mu zannediyorlar? Hayır, onlar işin farkında değiller.”
Diğer Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:
“Âyetlerimizi çekişmeye dalanları gördüğünde onlardan yüz çevir.” (En’am: 68)
“Bırak onları, yesinler, zevk alsınlar, arzu onları oyalayadursun. Yakında bilecekler!” (Hicr: 3)
Nitekim dinini dünyaya satan, kendilerine mahsus din kuran, işleri güçleri halkı soymak ve yolmak olan bu bölücüler zevk ve sefâ ile yaşarlar ve bu hayatın hiç bir zaman ellerinden gitmesini istemezler. Allah-u Teâlâ’nın dini yıkılsın, kendi dinleri ayakta kalsın isterler. Çünkü Allah-u Teâlâ’nın kelâmı, onların dalâlette olduklarını göstermektedir. Bunun içindir ki Allah-u Teâlâ’ya şirk koşmuşlardır ve bunlar apaçık birer müşriktir.
Ve bunlara meyil dahi eden bunlardandır.
“Onların malları da çocukları da seni imrendirmesin. Çünkü Allah bunlarla dünya hayatında onların azaplarını artırmayı ve canlarının kâfirler olarak güçlükle çıkmasını istiyor.” (Tevbe: 55)
Bu Âyet-i kerime’de de görüldüğü gibi, Allah-u Teâlâ gerçekten bunlara o kadar gazaba gelmiş ki; onları büyük bir azapla yakalamak için, nefislerinin arzularını yerine getirmekte ve bol günah işlemelerine imkan vermektedir. Deccal’e vereceği gibi.
Bir Âyet-i kerime’de de şöyle buyuruluyor:
“Allah’ın emrine aykırı davrananlar, başlarına bir belânın gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar.” (Nûr: 63)
Bu Âyet-i kerime’lerle, bu gerçeklerle, kendi tuttukları yolun vicdanlarında bir muhasebesini yapıp kararlarını versinler. Ya Âyet-i kerime’lere inanacaklar, bölücülükten vazgeçecekler; ya da inkâr edecekler, yoldan çıktıklarını kabul edecekler. Açık olarak küfrü kabul etmiş olacaklar.
Vay bölücülerin haline!
Ey Refahçılar! Allah-u Teâlâ hakkınızda bu hükmü vermiş. Siz bunun arzusuna ve hükmüne göre hareket ediyorsunuz ve Allah-u Teâlâ’nın hükmünü kabul etmiyorsunuz.