İbtilâ Peygamber Aleyhimüsselâm Hazerâtı’nın sünnetidir. Çünkü gelen ibtilâ nefse geliyor, ruh hayat buluyor. Rahat ve istirahat nefsin hoşuna gidiyor, bu durum onu sünepeliğe sevkediyor.
İnsanoğlu dünyaya imtihan için gelmiş bulunmaktadır. Muhakkak ki imtihanlara tâbi tutulacak, birçok ibtilâlara musibetlere maruz kalacaktır. Ömür imtihanlarla ibtilâlarla doludur.
İnsanlar hep imtihandadır. Allah-u Teâlâ’nın ne ile imtihana çekeceğini kişi bilemez. İmtihandan sonra gösterilecek teslimiyete göre derecesini alır. Kimin ne derece teslimiyet gösterdiğini ancak Yaratan bilir.
Kulluk imtihan neticesinde belli olur. Orduda bir subay büyük bir yararlılık gösterince, rütbesi bir anda yükseldiği gibi, bir kul da başına gelen ibtilâya sabrettiği zaman kulluğunu göstermiş, derecesi yükselmiş olur.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde:
“Allah kime hayır dilerse onu musibete uğratır.” buyuruyor. (Buhârî)
Herkes ibtilâyı ateş olarak görür, içindeki nuru dilediğine gösterir. O’nun her taksimi güzeldir.
İbtilânın en tatlı kısmı, kulunu Zât’ına yaklaştırır, gözyaşı döktürür, gönlünü tertemiz yapar, gideceği yere hazırlık yaptırır. Bu ibtilâ kişinin kabahatinden ötürü gelmez, Hakk’ın dilemesinden ötürü gelir.