Zerreyi zirveye çıkaran ve yine murad ettiğinde denize düşüren Allah.
O damla denize düştüğünde ne olur? Hiç olur. Denizden çıkmıştı, yine denize düştü.
İşte, bunu bilen gerçek mânâda hiç olur, var olan Hazret-i Allah’tır. İşte bu hâle getirdiği kimse ancak Vahdet-i vücud’dan konuşabilir, başkası sahib-i salâhiyet değildir.
Zira Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:
“Allah var idi ve Allah’tan başka bir şey mevcut değildi. (Buharî)
Yine de öyledir.
Bu Hadis-i şerif’e çok dikkat edin, ilerideki mevzuları bununla çözersiniz. Bütün gayemiz Hazret-i Allah’ı size duyurmak.
Bu Hadis-i şerif ile de görülüyor ki, var olan yalnız Hazret-i Allah’tır. Bunu bilen ve görebilen Vahdet-i vücud’dan bahsedebilir. Ve fakat bu hale gelmeyen ise Kelime-i tevhid’i dahi söyleyemez, söylemesini dahi bilmez, “Lâ” da kalır.
Niçin? Size bunun izahını yapalım:
Yaratılmış hiç bir şey Allah değildir. Bir kimse Hazret-i Allah’ı görmeyip yaratılanları görüyorsa, o “Lâ” da kalmıştır. Her şeyi yaratan Hazret-i Allah’tır. Amma sen O’nu göremedin, kendi içinde olduğunu da bilemedin. Yaratılanları gördün ve O’nu O’nun yarattığı mülkün içinde zannediyorsun. İşte bunun için “Lâ” da kaldın. Hem de Vahdet-i vücud’dan dem vuruyorsun.
Âyet-i kerime’de:
“Allah kime nûr vermemişse, onun nûru yoktur. buyuruluyor. (Nur: 40)
Halbuki ise vücud O, mevcud O... Bütün kâinat vücud nûrunun zerrelerinin zuhur mahalli olduğunu görmüyorsun, bilmiyorsun, amma Vahdet-i vücud’dan bahsediyorsun.
Sen bunu nasıl bilip nasıl bahsedersin? Hem de O’nun mülkün içinde olduğunu sanıyorsun. O ise senden sana yakın olduğunu görmüyorsun ve bilmiyorsun. Kendini Hazret-i Allah’tan ayrı olduğunu sanıyorsun da, Vahdet-i vücud’dan bahsediyorsun. Bu ne büyük bir körlüktür ve fakat bilmiyorsun. Kendini bilmiyorsun, bütün kâinâta yaratanı bildirmeye çalışıyorsun.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde buyurur ki:
“Körle gören, karanlıkla aydınlık, gölge ile hararet bir değildir. (Fâtır: 19-20-21)
“Dirilerle ölüler de bir değildir. Allah dilediği kimseye işittirir. Sen kabirlerde olanlara işittiremezsin. (Fâtır: 22)
Ne idrak ederler, ne de anlarlar.