Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
HAKİKİ MUTASAVVIFLAR, HAKİKİ VAHDET-İ VÜCUDCULAR VE SAHTELERİ - Ömer Öngüt Görüşleri Sözleri Kitapları Düşünceleri Yazıları Eserleri
Cep Kitapları
HAKİKİ MUTASAVVIFLAR, HAKİKİ VAHDET-İ VÜCUDCULAR VE SAHTELERİ
Bu zamanda sahayı sahteler işgal etmiştir. Sahayı işgal eden bu sahtelerin iç yüzünü ortaya döken bu eser, hakikati arayanların elinde şaşmaz bir kılavuz mesabesindedir. Hakikilerinin vasıflarını bilmeden sahtesini ayırt etmek mümkün değildir.

HAKİKİ VAHDET-İ VÜCUDÇULAR VE SAHTELERİ

HAKİKİ VAHDET-İ VÜCUDÇULAR VE SAHTELERİ


Zerreyi zirveye çıkaran ve yine murad ettiğinde denize düşüren Allah.

O damla denize düştüğünde ne olur? Hiç olur. Denizden çıkmıştı, yine denize düştü.

İşte, bunu bilen gerçek mânâda hiç olur, var olan Hazret-i Allah’tır. İşte bu hâle getirdiği kimse ancak Vahdet-i vücud’dan konuşabilir, başkası sahib-i salâhiyet değildir.

Zira Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:

“Allah var idi ve Allah’tan başka bir şey mevcut değildi. (Buharî)

Yine de öyledir.

Bu Hadis-i şerif’e çok dikkat edin, ilerideki mevzuları bununla çözersiniz. Bütün gayemiz Hazret-i Allah’ı size duyurmak.

Bu Hadis-i şerif ile de görülüyor ki, var olan yalnız Hazret-i Allah’tır. Bunu bilen ve görebilen Vahdet-i vücud’dan bahsedebilir. Ve fakat bu hale gelmeyen ise Kelime-i tevhid’i dahi söyleyemez, söylemesini dahi bilmez, “Lâ” da kalır.

Niçin? Size bunun izahını yapalım:

Yaratılmış hiç bir şey Allah değildir. Bir kimse Hazret-i Allah’ı görmeyip yaratılanları görüyorsa, o “Lâ” da kalmıştır. Her şeyi yaratan Hazret-i Allah’tır. Amma sen O’nu göremedin, kendi içinde olduğunu da bilemedin. Yaratılanları gördün ve O’nu O’nun yarattığı mülkün içinde zannediyorsun. İşte bunun için “Lâ” da kaldın. Hem de Vahdet-i vücud’dan dem vuruyorsun.

Âyet-i kerime’de:

“Allah kime nûr vermemişse, onun nûru yoktur. buyuruluyor. (Nur: 40)

Halbuki ise vücud O, mevcud O... Bütün kâinat vücud nûrunun zerrelerinin zuhur mahalli olduğunu görmüyorsun, bilmiyorsun, amma Vahdet-i vücud’dan bahsediyorsun.

Sen bunu nasıl bilip nasıl bahsedersin? Hem de O’nun mülkün içinde olduğunu sanıyorsun. O ise senden sana yakın olduğunu görmüyorsun ve bilmiyorsun. Kendini Hazret-i Allah’tan ayrı olduğunu sanıyorsun da, Vahdet-i vücud’dan bahsediyorsun. Bu ne büyük bir körlüktür ve fakat bilmiyorsun. Kendini bilmiyorsun, bütün kâinâta yaratanı bildirmeye çalışıyorsun.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde buyurur ki:

“Körle gören, karanlıkla aydınlık, gölge ile hararet bir değildir. (Fâtır: 19-20-21)

“Dirilerle ölüler de bir değildir. Allah dilediği kimseye işittirir. Sen kabirlerde olanlara işittiremezsin. (Fâtır: 22)

Ne idrak ederler, ne de anlarlar.


  Önceki Sonraki