Kur’an-ı kerim’de geçen “Erkek mirasta kadının iki katını alır.” ifadesini emir değil, tavsiye olarak nitelemiştir. Yine aynı kitabında “Kur’an’ın miras paylaşımında kadın erkek arasında eşitliği bozmasının hikmeti nedir?” diye sorarak Âyet-i kerime’leri inkâr etmiştir. Hakikat ise şu şekildedir.
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri miras hususunda her vârisin ne kadar pay alacağını verâset ahkâmına ait Âyet-i kerime’lerinde açık ve kesin olarak bizzat beyan buyurmuş, insanların reyine ve arzusuna bırakmamıştır. Çünkü vârisler arasındaki farkların hikmetini insan aklı idrâk edemez.
Âyet-i kerime’sinde şöyle buyuruyor:
“Babalarınızdan ve oğullarınızdan menfaatça hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz. Bu sehimler Allah tarafından tesbit edilip size farz kılınmıştır. Şüphesiz ki Allah hakkıyla bilici, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisâ: 11)
Binaenaleyh bir müslüman her işinde olduğu gibi bu hususta da Allah’ın emrini iltizam edecek, kendi düşüncesine göre hareket etmeyecek...
Meselâ bir babanın, çocuklarından bazılarını mirastan mahrum bırakması veya vasiyet yoluyla daha fazlasını vermesi suretiyle adalet yapmaması caiz olmadığı gibi; kızlarını, sevmediği bir hanımından olan çocuklarını veya miras düşen diğer yakınlarını mirastan men etmesi haramdır ve büyük bir vebâldir. Zira Cenâb-ı Hakk her hakkı sahibine vermiş, çizdiği bu sınırı aşmamalarını kullarına emretmiştir; ölüm hak, miras helâldir. İslâmiyet vârise vasiyeti menettiği gibi, ana veya babanın sağlığında hibe yoluyla çocuklarına farklı şeyler vermelerini de men etmiştir.
Hadis-i şerif’te:
“Çocuklarınıza eşit davranın.” buyuruluyor. (Buhâri)
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri şöyle buyuruyor:
“Çocuklarınızın mirâstaki durumu hakkında Allah size şöyle emrediyor: Erkeğe iki kadın payı kadar pay vardır. Eğer çocukların hepsi kadın olup ikiden çok iseler, mirasın üçte ikisi onlarındır, şayet tek ise yarısı onundur.
Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birine terikeden altıda bir, eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris oluyorsa, anasına üçte bir düşer. (Kalan da babasının hakkıdır.)
Eğer ölenin kardeşleri varsa, o vakit altıda biri anasınındır.
Bu hükümler, ölenin borcu ödenip, yaptığı vasiyetler yerine getirildikten sonradır.
Babalarınızdan ve oğullarınızdan menfaatça hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz. Bu sehimler Allah tarafından tesbit edilip size farz kılınmıştır. Şüphesiz ki, Allah hakkıyla bilici, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisâ: 11)
Hazret-i Allah’ın Kelâm-ı kadim’inde kesin olarak belirttiği bir emri, tavsiye olarak kabul etmek, o hükmü kaldırmak demektir. Hazret-i Allah’ın bir hükmünü kaldıran kişi otomatikman küfre kayar.