Hazret-i Allah'a kendimizi sevdirmeye çalışmamız lâzım ki; O, bizi lütfuyla muhafaza buyursun. Gönlünü Hazret-i Allah'a ve Resulullah'a ver ki; seni sevsin, zâtına çeksin. Ama bunun şartları var; ihlâs, istikamet, mahviyet olacak ki rızâsına nail olasın. İhsan eden O, muhafaza edecek olan da O... Devamını Oku
Mürşidle beraberliğin bir kısmı cismâni olduğu gibi, bir kısmı da ruhânîdir ki, bunu râbıta ile izah edebiliriz. Râbıtanın azlık ve çokluğu, yani zayıflık ve kuvvetliliği muhabbetin azlık ve çokluğuna tâbi bulunacağından, muhabbet arttıkça râbıtanın kuvveti de artar. Mürşid-i kâmil'in nazarına ne zaman mazhar olunacağı belli olmaz. Her zaman hazır olmak lâzım ki, bir defa isabet ederse kalbi ihyâ eder. Devamını Oku
Zikrullah ilâhî bir emir gereğidir. Yüce dinimizin emir buyurduğu ne kadar ibadet varsa hepsi de zikrullahın ikamesi ve icrâsı içindir. Allah-u Teâlâ Kur'an-ı kerim'inde: "Benim zikrim için namaz kıl!" (Tâhâ: 14) Âyet-i kerime'si ile dinin direği ve temeli, ibadetlerin rehberi olan namazı emretmiş olduğu gibi: "Ey iman edenler! Allah'ı çok çok zikredin." (Ahzâb: 41) Âyet-i kerime'si ile de kendisini zikretmeyi emretmiştir. Namaz da ilâhî bir emirdir, zikrullah da ilâhî bir emirdir. Devamını Oku
Tasavvuf, İslâmî ilimlerin özü ve kaynağıdır. Esrar odasının ilâhî sırlarına mazhar olabilmek ve hakikati anlamak için kurulmuş ilâhi bir ilim-irfan mektebidir. Bu tahsil sayesinde bütün ilimlerin özüne inilir. Tasavvufun asıl gayesi süzülmektir. Tereyağının süzüldüğü gibi süzülmek, haddelerden geçmektir. "Koca bir adam olarak girdim, zerre hakîr olduğumu bildim." Tasavvuftan gaye budur. Devamını Oku
"Onların kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle onlara elem verici bir azap vardır." (Bakara:10) Âyet-i kerime ile işaret buyurulan bu korkunç hastalıklar, tedavi edilmezse insanın ebedî ahiret hayatını öldürdüğü için çok tehlikelidir. Kin, kibir, gadap, şehvet, haset, riyâ, tamah, ucb, maksat, menfaat gibi kötü sıfatlar kalp hastalıklarıdır. Devamını Oku
O Ehad'dır. Bütün yarattıkları "Ol!" emrinden ibarettir. Nurundan nurunu yarattı, o nur ile âlemleri yarattı ve donattı. O'ndan başka müstakil vücud yoktur. Vücud nurunun zerrelerinin zuhur mahallidir, O'ndan başka ilâh yoktur. O Hayy ve Kayyûm'dur. O yaratıyor, her şey O'nunla kâimdir. Amma O'nu görmediğin için yaratılanlarda kaldın. O ise "Zâhir"dir. Her zerrede ulûhiyet sırları mevcuttur. Yani her zerre olsun, her kürre olsun, O'nunla kâimdir. Devamını Oku
Zikrin mânâsı, Allah-u Teâlâ'nın yüceliğini meth-ü senâ etmek maksadı ile dilden ve gönülden gelen güzel kelimelerle anmak demektir. Zikrullah; mârifetullah yolunun esası, kalbin ve ruhun kavuşturucusudur. Zikrullah; kalplerin nuru, ruhların huzurudur. Gözlerin cilâsı, her derdin devâsıdır. Zikrullah; kalbe itminandır, enistir, en iyi arkadaştır, bir müminin bütün hayatını kaplar. Zikrullahla meşgul olmak, kalbin düzelmesinin aslıdır. Kalbe ferahlık ve genişlik verir, kalpte inşirah hâsıl olur. Devamını Oku
Zikrullah ilâhî bir emir gereğidir. Hakk Celle ve Alâ Hazretleri: "Benim zikrim için namaz kıl!" (Tâhâ: 14) Âyet-i kerime'si ile namazı emretmiş olduğu gibi; "Ey iman edenler! Allah'ı çok çok zikredin." (Ahzâb: 41) Âyet-i kerime'si ile de kendisini zikretmeyi emretmiştir. Namaz da ilâhî bir emirdir, zikrullah da ilâhî bir emirdir. Devamını Oku
Hakk’a varabilmek için, Hakk’a götürenleri bulmak lâzımdır. Hakk’a ileteni bulursan o zaman hakikate vakıf olursun. Hakk’a vardığın zaman, gerçeği öğrendiğinde yalnız “O” olduğunu hem göreceksin hem bileceksin. Zira hep O... Devamını Oku
Orduda disiplin ne ise, mânevi mektepte de edep odur. Zira zahiri disiplin dışa hükmeder, bâtıni disiplin doğrudan doğruya içe hükmeder. Hakikat yolu edeple kâimdir. Edepten mahrum olan her şeyden mahrumdur. Devamını Oku
Zikrullah; dinimizin emri, imanın alâmeti, ibâdetlerin beyni, aklın nuru, kalbin cilâsı, ruhun ha-yatı, gönlümüzün miracı ve her derdin ilâcıdır. Zikrullah hayata hayat katar, kabre aydınlık, ahirete azık hazırlar. Devamını Oku