Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri, 1927 senesinde Yugoslavya'nın -bugünkü Sancak'ın- Yenipazar şehrinde dünyaya gelmişlerdir. Aslen Medine-i münevvere'li olup, soyları oraya dayanmaktadır. Babaları Muharrem Efendi, anneleri Çelebiye Hanım'dır. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in neslinden olan Medine-i münevvere'li Şeyh Ahmed-kuddise sırruh- Hazretleri'nin torunudurlar. Şeyh Ahmed Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri bir sebeple geçici... Devamını Oku
"Hâtem-i enbiya olduğu gibi bir de Hâtem-i evliya vardır. Zira, velâyet nübüvvetin bâtınıdır. Nübüvvetin zâhiri dini hükümleri ve şeriatı haber vermek; bâtını ise haber verilenleri bizzat yaşamak ve bu şekilde nefislere tasarrufta bulunmaktır. Her ne kadar tebliğ etme bakımından nübüvvetin zâhiri tamamlanmışsa da, ilâhî kemâlin yeryüzüne tecellisi olan velilerin tasarruf vazifeleri sürdüğü için nübüvvet, velâyet şeklinde de devam etmektedir. Devamını Oku
"Müslümanlık Garip Olarak Başladı, Başladığı Gibi Garip Olarak Avdet Edecektir. Ne Mutlu Gariplere!" (Müslim). "Garipler Sayıları Pek Az Olan Sâlih Kişilerdir. Bu Kişiler Sâlih Olmayan Bir Topluluk İçinde Yaşarlar. Yaşadıkları Bu Topluluk İçinde Kendilerini Seven Az, Buğz Eden İse Çoktur." (Ahmed Bin Hanbel) Devamını Oku
Evliyâullah Hazerâtı, Hatem-i veli'den, ona verilen lütuflardan haber vermişler, onun yolunu, eserlerini, icraatlarını anlatmışlar, ezelde ona verilen mânevi makamlardan bahsederek eserler neşretmişler, şerhler yapmışlar, hatta talebelerine tarif ederek hakkında ders talim etmişlerdir. Allah-u Teâlâ böyle karanlık, zindan bir zamanda böyle bir kimseyi göndermeyi, karanlığı delmek için bu "Nûr"u yeryüzüne indirmeyi murâd etmiş. Devamını Oku
Evliyâullah Hazerâtı, Hatem-i veli'den, ona verilen lütuflardan haber vermişler, onun yolunu, eserlerini, icraatlarını anlatmışlar, ezelde ona verilen mânevi makamlardan bahsederek eserler neşretmişler, şerhler yapmışlar, hatta talebelerine tarif ederek hakkında ders talim etmişlerdir. Allah-u Teâlâ böyle karanlık, zindan bir zamanda böyle bir kimseyi göndermeyi, karanlığı delmek için bu "Nûr"u yeryüzüne indirmeyi murâd etmiş. Bunlar hep murâd-ı İlâhî'dir. Devamını Oku
Bilindiği üzere Hakikat Vakfı'nın ve dergimizin kurucusu Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri geçtiğimiz yıl Haziran ayında ahirete irtihal ettiler. Kendileri, hayatlarını İslâm hakikatlerini neşretmeye adamış, Allah ve Resul'ünün hükmünü beyan etmekten hiçbir zaman sarf-ı nazar etmemiş büyük bir âlim; İslâm kalesini yıkmaya çalışan güruhlarla mücadele eden büyük bir mücahid idiler. Devamını Oku
Hayat-ı saadetlerinde göremeyip, şimdi eserlerine tutunan, muhabbet duyup "Keşke görebilseydim de ellerinden öpseydim!" diyerek samimi bir şekilde gönülden isteyenler muhakkak ki hayatlarında görmüş gibi olurlar ve onların şefaatine mazhar kılınırlar. Terk-i dünya eylediklerinin sene-i devriyesi hasebiyle her an anılan Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretlerimiz'i rahmet, minnet ve şükran ile anarak şefaatlerini niyaz eyleriz. Devamını Oku
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyururlar: "Âlimler peygamberlerin vârisleridir." (Buhârî) Peygamber vârisi olan bu veli kullar izn-i ilâhi ile bazen keşif ve hâl yolu ile bazen de ruhâniyetin tezahür etmesi şekliyle kerametler göstermişler fakat bu hâlleri hiçbir zaman övünme hâli yapmayıp, bilâkis tevazu ile örtmüşlerdir. Devamını Oku
Bu ayki dergimizde ise Zât-ı âlileri'nin Allah-u Teâlâ katındaki büyük değerini ve manevî ihtişamını, hayat-ı saadetlerinde yaşanmış bazı gizli hadiseleri arzetmeye çalışacağız. Bâtınî haller, manevî tecellîler, ledün ilmî gibi derunî ilimlere dair ifşaatlarla dolu bir ömürden bazı hususi ve umumi mevzular ayrıntılı olarak açıklanacak Devamını Oku
Hakikat Vakfı'nın kurucu başkanı, Hakikat Yayıncılık'ın ve Hakikat Aylık İslâm Dergisi'nin kurucusu ve sahibi; Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri 16 Recep 1431, 28 Haziran 2010 Pazartesi sabah namazı vakti bitmez tükenmez mihnet ve meşakkatlerle dolu ibtilâ ve çile yurdu olan dünyadan; tasavvurun fevkinde mükâfat ve nimetlerle dolu ahiret yurduna irtihâl-i dar-i bekâ etmişlerdir. 29 Haziran Salı günü kabr-i şeriflerine defnedilerek, vatan-i aslîlerine intikal eylemişlerdir. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde: “Fitne çıkarmak adam öldürmekten daha kötüdür.” (Bakara: 191) “Fitne çıkarmak adam öldürmekten daha büyük bir günahtır.” buyuruyor. (Bakara: 217) Çünkü fitne katilleri doğurur. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar!” diye bir tabir kullanılır. Tempo dergisi bundan önce de böyle bir yalan savurmuştu ve kendi yalanını kendisi tekzib etti.Oysa yazanın da yazarın da bir şerefi vardır. Amma herkes icraatını yapacak, yani aslını ortaya koyacak. Devamını Oku
Taraf Gazetesi, 2009 yılında "İrticayla Mücadele Eylem Planı" adında, orduya ait olduğunu iddia ettikleri bir dökümanı, Mehmet Baransu imzasıyla yayınlamıştı. Bu uzun dokümanın bir paragrafında Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri hakkında gerçeklerle hiçbir alakası olmayan, tamamen iftira ve yalandan ibaret bir beyan geçmişti. Devamını Oku
Hazret-i Allah; sevgili peygamberlerini, onların kesildiği zamandan itibaren de birbirinin peşi sıra peygamber vekili olan velilerini göndermiş, hiçbir asırda kullarını inâyet-i İlâhî’den umutsuz bırakmamıştır. Allah’ımız bizi kıyamete kadar devam edecek olan o altın halkanın dâiresinden mahrum etmesin! Devamını Oku
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri Allah dostu büyük bir mutasavvıf idi. Ömrünü Allah yoluna adadı. Bütün ömrü irşadla, nasihatle geçti, eserler neşretti. Allah için, Resulullah için mücadele ve mücahede etti. Sohbetlerinde, eserlerinde İslâm'ı, imanı, Allah ve Resul'ünü, tasavvufu, Nûr-i Muhammedî'yi anlattı. Allah-u Teâlâ'nın emirlerine ve Resulullah Aleyhisselâm'ın sünnetine gönülden teslim olmuştu. Devamını Oku
Görüldüğü üzere hakikatleri neşrettiğimiz için bir taraftan dini hükümlere karşı olanlar, diğer taraftan dini kendi menfaat ve zanlarına göre kullanmak isteyen münafıklar aleyhimizde tertipler yapıyor, bizi karalamaya çalışıyorlar. Bu iftira ve yalanı yapanlar en büyük zararı kendilerine yapıyorlar. Zira bizim şahsımıza saldırdıklarını zannediyorlar, ancak bu saldırıyı hükm-ü ilahi'yi neşrettiğimizden yaptıkları için aslında bu düşmanlıkları hükm-ü ilâhi'ye, Allah-u Teâlâ'yadır. Devamını Oku