Hiç şüphe yok ki imanlı, vicdanlı namuslu insanlar da mevcut. Bunlara aslâ sözümüz olmaz. Ve fakat ekserisinin durumu şöyledir: Sermayesi yalandır ve hemen dolan. Niçin yalan söylüyor? Yediği haram, giydiği haram. Bu haramların icraatı budur. Ondan başka ne beklenir? Ve sonra hemen dolanır. Şayet mebus olursa sanki o sözleri o söylememiş, sanki o vaadlerde aslâ bulunmamış. Niçin? Çünkü artık arzusuna kavuştu. O bütün vaadler oraya oturuncaya kadar idi. Devamını Oku
Kasalarını, keselerini doldurayım derken bu kadar büyük zararlar verdiler. Birkaç kişinin yüzünden devlet batırılmaya çalışılıyor, hazine soyuluyor, halk inliyor ve böylece bütün dünya bizi ayıplıyor ama düşmanın da hırsı artıyor. Bu hırsızlama ve hortumlamalar, bu kayırma ve iltimaslar vatanı nasıl sarstı gördünüz. Koca bir ülke sarsıldı yani. Çok büyük paralar çekildi. Bu çok büyük paraların çekilmesi, vatanın çok büyük sarsılmasına sebep olmuştur. Devamını Oku
Yöneticilerin iyi ve kötü olmaları o kadar önemlidir ki, doğrudan doğruya halkın huzuru ve huzursuzluğunu ilgilendirmektedir.Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır: “O yanından ayrıldığında (iş başına geçip idareci olduğunda) yeryüzünde fesat (anarşi) çıkarmaya, ekini (ekonomiyi) ve nesli helâk etmeye çalışır. Allah fesadı sevmez.” (Bakara: 205) Ne fesadı sever, ne de fesat çıkaranları. Devamını Oku
Dinde imanda, şeref ve haysiyette bu kadar taviz olur mu? Bu bize yakışır mı? İslâm bunu kaldırır mı? Bu kadar Âyet-i kerime’ler onlara hatırlatıldığı halde bu dostluk nereden geliyor? Zira atalarımız: “Düşmandan dost, domuzdan post olmaz.” demişlerdir. Bu Âyet-i kerime’leri duymayan, bu sözleri işitmeyenlere herhalde Allah-u Teâlâ onlara duyuracak, dünyada da ahirette de. İlâhi hükümlere karşı kör ve sağır kalmak insanı nereye götürür? Devamını Oku
Dinde çok büyük zararlar olduğu gibi vatanda da çok büyük zararlar oluyor. Zira küfre, küfür ehline kucak açılıyor. Üstelik bütün bunlar bayrak resmi altında yapılıyor. "En büyük vatanperver benim." der, vatanın aleyhinde küffarla işbirliği yapar. Fakat o iki zümre birbirine zıt olduğu için, hasım olduğu için; küfre yöneldiği zaman bir insan, Cenâb-ı Hakk onun kalbini çevirir, mühürler. Fakat öyle bir zamana düşmüşüz ki, seyyiat zamanı olduğu için bunların eline geçmiş durum. Devamını Oku
Dış görünüşü ile vatanperver ancak hakikatte vatan hainliği yapan; dış görünüşü ile müslüman ancak küffarla kucak kucağa hareket eden münafıkların iç durumunu izah edeceğiz. Bunların günahı ve kabahati iki kattır. Zira hem küfür icraatı yaparlar, hem de bu icraatı İslâm maskesi, bayrak resmi altında yaparlar. Bunların dönmeyeceğini çok iyi bildiğimiz halde defaatle bu hakikatleri duyuruyoruz. Bilindiklerini bilsinler diye. Bir de saf müslümanları uyandırmak, imanları kurtarmak için. Devamını Oku
Allah-u Teâlâ münafığı tarif ediyor. Her ne kadar dost gibi görünüyorsa da aslında düşman olduğunu bize bildiriyor. “ONLAR DÜŞMANDIR.” (Münâfikûn: 4) Bu münafıklar hâinliklerini gizli yaparlar. Onların düşman olduğunu bilmemiz lâzım. Görünüşte vatan için çalışır, gerçekte hâindir. Ama Cenâb-ı Hakk onların hepsini en iyi biliyor. “Bilmezler mi ki Allah, onların sırlarını da gizli konuşmalarını da bilir. Ve Allah, gaybları çok iyi bilendir.” (Tevbe: 78) Devamını Oku
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, seyyiat zamanı. Bütün kötülükler bu devirde mevcut. Bugünkü siyaset de seyyiat zamanının siyaseti, yâni "Siyah set!" "Sen oturma, ben oturayım!", "Sen öl, ben yaşayayım.", "Din, iman, memleket ne gerek sana, salla başını al maaşını!" Sahayı bu gibiler işgal etmiştir. "Din ve vatan hâini, sahte kahraman" dediğimiz kimseler bunlardır. Sermayeleri yalandır. Çıkar konuşur konuşur, söz verir. Halbuki sözlerine asla itimad edilip güvenilmez. Devamını Oku