Bütün ibâdetlerin hedefi Allah-u Teâlâ’nın varlığını ve birliğini, gönülden dile intikal ettirip, azamet-i ilâhî karşısında aczimizi ve mahviyetimizi itiraf etmek; her an O’na muhtaç olduğumuzu hâlimizle, davranışlarımızla ve sözlerimizle ortaya koymaktır. Kusurlarımızın affını, arzu ve dileklerin husulünü O’ndan niyaz ederiz. Devamını Oku
Duâ’nın dinimizde çok büyük önemi ve fazileti vardır. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde: “Duâ ibâdetin tâ kendisidir.” buyurmuşlardır. Devamını Oku
İstiâze; sığınma, korunma, talep etme mânâlarına gelir. Nefisten, şeytandan, şeytanlaşmış insanlardan, kötülük ve şerlerden, haramlardan, günahlardan, belâdan, cezadan, cehennemden... Hazret-i Allah, hıfz-u himayesine sığınanları engin rahmetine merhametine güvenenleri, O'na yönelenleri, O'na dayananları, yolunda olanları sever. Kapısına gelenleri boş çevirmez, kendisine iltica edip sığınanları hususi himayesine alır, muhafaza eder. Devamını Oku
Kul ne için duâ edeceğini, kime ve kimin karşısında duâ ettiğini iyice düşünmeli, Hakk'ın huzurunda olduğunu daima hatırında tutmalı, kendi acziyetini göstermek için gereken her şeyi yapmalı; O'nun kudret ve azametini düşünüp, mahcubiyet, tezellül ve inkisar içinde duâ etmelidir. Duâ demek Hakk'ın kapısını çalmak demektir, sadece dil alışkanlığı halinde bazı sözleri tekrarlayıp durmak demek değildir. Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz özlü duâları severdi. Devamını Oku
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Âyet-i kerime'lerinde:"Bana duâ edin, duânıza icâbet edeyim." (Mümin: 60)"Benden isteyenin, duâ ettiğinde duâsını kabul ederim." (Bakara: 186)"De ki: Duâ ve ilticânız olmasaydı Rabb'im size değer verir miydi?" buyuruyor. (Furkan: 77)Duâ; kulun aczini itiraf etmesi, Hazret-i Allah'a muhtaç olduğunu bilmesi, tazarru ve niyaz ile lütuf ve kereminden hayır ve rahmet dilemesi, dergâhına yüz tutup ihtiyaçlarını yalnız O'na arzetmesidir. Devamını Oku